Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Azadlık şairi Bahtiyar Vahapzade'nin ardından... /1

Azadlık şairi Bahtiyar Vahapzade'nin ardından... /1
 

Bahtiyar Vahapzade- r:alıntı


Bir millet, iki dövlet
Eyni arzu, eyni niyyet
Her ikisi cümhuriyyet
Azerbaycan-Türkiye(1)

Koca Türk çınarın iki büyük dalını anlatan bu dizeleri yazan yorgun, ama mutlu yürek; azadlıktan tam 18 yıl sonra 13 Şubat 2009 günü sustu…

Arka arkaya birer yıl arayla Cengiz Aytmatov ve Bahtiyar Vahapzade gibi iki büyük mütefekkirini(düşünür) yitiren Türk Dünyası, onları insanlık yaşadıkça gururla anacaktır.

"Hakkın yolu öz yolumdur,

Eğilmeyen düz yolumdur"

Diyen XX. Yüzyılın büyük düşünürü, sadece kardeş Azerbaycan’ın değil, bütün Türk Dünyası ve Türkiye’nin de millî şairi idi. Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesi O’nun ses bayrağının altında gerçekleşti, tıpkı Mehmet Akif Ersoy gibi… Bu uğurda çok çile çekti, ama huzur içinde, vatanının bağımsız olduğunu, kardeş Türkiye ile kucaklaştığını görerek hakka yürüdü…

“Zulme garşı isyankâram, ezilsem de susmaram!”

KGB zindanlarında susturulan Ahmet Cevat’ın “Susmaram” şiirinin son dizesi, tüm Azeriler gibi Bahtiyar Vahabzade’nin de parolasıydı. Öğretmen olduğum yıl ilk kez bir Azeri ile karşılaştım. Ev sahibim Ahmet Cevatlı ve Alman asıllı eşi Tatyana, Almanya Münih’te yaşıyor, yaz tatillerini Türkiye’de geçiriyorlardı. Arada Azerbaycan’dan gelen konukları oluyordu. Tarihçi olduğum için onları görünce yüreğimde farklı bir duyarlılık oluşuyordu. Hasret, hicran, esaret duygusu; 1989’da Azerbaycan’dan gelen konuklardan Zakatala’da yaşayan Dr.Zeynâb Mecidova ve Yusuf adında bir yakınının gözlerinden yüreğime aktı. Yemeğin sonlarına doğru, içimden geçenleri dillendirdim:

“Gün gelecek Birleşmiş Milletler binasında bir masa etrafında oturan delegeler arasında üç Cevatlı olacak; Türkiye, Almanya ve Azerbaycan delegeleri!..”

Ahmet Amca’nın “Ah.. nerde…” deyişi ortalığı çınlatırken, Dr.Zeynâb’ın güzel yeşil gözleri buğulandı, Yusuf Efendi ise boynunu büktü ve fısıldar gibi konuştu:”Zor.. çok zor…” Bizden biri haline gelen Tatyana ise sırtımı sıvazlayarak “İnşallah! İnşallah…” dedi.

Bu sahneyi, 1991’de o bağımsızlık coşkusunu onlardan uzak, ama aynı duygularla yaşarken ve Bahtiyar Vahapzade’nin vefatını duyarken hatırladım. İmkansız denilen bir şeyin, o heyula gibi Türklüğün üzerine çöken SSCB’liğinin dağılacağı, bağımsız olacakları içime o gün doğmuştu. Bunda Anadolu’daki kardeşlerinin yenilmez emperyalistlere karşı, Kurtuluş Savaşını kazanmış olmalarının verdiği gururlu düşünce etkili olmuştu.

Bugün, Türk ve Azeri delegeleri, uluslar arası her görüşmede birbirlerine arkataş(2) olarak, örnek bir dayanışma sergiliyor.

Öğrencilik yıllarımızda O’nun dizelerini ve Zeynep Hanlarova’nın sesini, doğudaki kardeşlerimiz bize masallardaki Kafdağı kadar uzak iken tanımıştık. SSCB’nin hüküm sürdüğü o yılarda Kırgızistan’da Cengiz Aytmatov, Kırım’da Mustafa Cemiloğlu, Azerbaycan’da Bahtiyar Vahapzade ve Ebülfeyz Elçibey gibi şair ve düşünürler, bağımsızlık ve özgürlüğün birer çığlığı, kıvılcımı olan efsane kahramanlardı!

Azerbaycan’ın en ünlü şair, dramaturg, bilim adamlarından biri olan Bahtiyar Vahapzade, 1925 yılında Şeki şehrinde dünyaya geldi. 1934 yılında ailesi ile birlikte Bakü'ye göç edip, eğitimini Bakü’de tamamladı.

İlk şiirlerini İkinci Dünya Savaşı yıllarından yazmaya başlayan ve 1945 yılında Azerbaycan Yazıcılar Birliği’ne üye olarak kabul edilen Vahapzade, 1947'de Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi’nden mezun oldu. 1951 senesinde bu fakülteye öğretim üyesi olarak girdi. "Samet Vurgun'un Lirizmi" adlı tezini 1951'de hazırladı. "Samet Vurgun'un Sanatkarlık Yolu" adlı teziyle 1964'te doktor oldu. Aynı zamanda milletvekili olarak görev yaptı. Çok sayıda ilmi kongrelere katıldı, seyahatler yaptı. Almanya'daki Türk işçileri üzerinde araştırma ve incelemelerde bulundu. Türkiye'ye birçok kez geldi. Türkiye'den Bakü'ye giden pekçok ilim, kültür ve sanat heyetiyle görüşüp, fikir alışverişinde bulundu.

Ülkemizde 1972 yılından itibaren tanınmaya başlayan Bahtiyar Vahabzade'nin şiirleri ve edebi kişiliğiyle ilgili bilgiler, çeşitli bilim adamları ve dergiler tarafından yayınlandı.

1940 yılından emekliye ayrıldığı 1990 yılına kadar 50 yıl boyunca çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı. Sovyetler döneminde çeşitli ödüller, 1985 yılında ‘Azerbaycan Halk Şairi’ ünvanını alan Vahapzade'ye eski cumhurbaşkanı Haydar Aliyev tarafından da 1995 yılında Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesine yaptığı katkılardan dolayı ‘İstiklal Madalyası’ verildi. Bahtiyar Vahapzade, dört kez Azerbaycan Yüksek Sovyeti’nde, bir dönem de Azerbaycan Milli Meclisi’nde milletvekilliği görevinde bulundu.

Bahtiyar Vahapzade, 1960'larda başlayan bağımsızlık ve özgürlük hareketlerinin öncülerindendi. Azerbaycan’ın ikiye bölünmesi sonucu mazlum Azeri halkının yaşadığı felaketleri edebi eserlerinde anlattı.

13 Şubat Cuma günü 84 yaşında hayata veda eden azaldık şairi, birkaç ay arayla, Cengiz Aytmatov’un ardından kültür hayatımızdan kayan ikinci yıldız oldu. O topraklar, yanık ozanlar yurdudur. Azeri Türkleri, Türkiye Türklerine en yakın Türk topluluğudur. Bahtiyar Vahapzade bu yakınlığın en büyük sembolü ve temsilcisiydi! Afrasyab(Oğuz Kağan), Bilge Kağan, Alp Arslan, Sav Tekin’in(3), Dede Korkut’un temsilcisi, Mehmet Akif’in ruh kardeşiydi!

Ruhu şad mekanı uçmak(cennet) olsun…

*

1-Cavanşir Kuliyev tarafından bestelendi.

2-Azerice arkadaş

3-Sav Tekin, Alp Arslan’ın kayınpederi ve Başkomutanıydı. Malazgirt Zaferinden sonra Azerbaycan’ın Arran Bölgesine yerleşti.

*Kaynaklar son bölümde verilecektir.

 
Toplam blog
: 214
: 5488
Kayıt tarihi
: 03.08.08
 
 

Emekli eğitimci, araştırmacı yazar, şairim. Ülkemin cennet ile cehennemi bir arada yaşadığı bir zama..