Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '07

 
Kategori
Eğitim
 

Baba! öğretmen bize "canavar" dedi

Baba! öğretmen bize "canavar" dedi
 

“Akşehir’e yabancı bir bilgin gelmiş, kentin en bilge kişisi ile tanışmak istediğini söylemiş. Nasrettin Hocayı çağırmışlar. Yabancı bilgin, değnekle yere bir daire çizmiş. Hoca değneği alıp bu daireyi ortadan ikiye bölmüş.

Adam, Hocanın çizdiğine dik bir çizgi daha çekmiş, daire dörde bölünmüş.. Hoca dairenin üç bölümünü alır gibi yapmış, dördüncü bölümü karşısındaki kişiye verir gibi itelemiş. Yabancı, parmaklarını bir araya getirerek elini yere doğru sallamış. Hoca bunun tam tersini yapmış.

Karşılaşma sona erince yabancı bilgin açıklamış: ”Sizin Hoca pek yaman! Dünyanın yuvarlak olduğunu gösterdim. ””Ortasında ekvator var.” Dedi. Dörde böldüm.” Dörtte üçü su, dörtte biri kara.”dedi. ”Yağmur neden yağar?” dedim.”Sular buharlaşınca göğe yükselir. Buhar olur. Sonra da yağmur dönüşür” cevabını verdi.

Akşehirliler Hoca’ya sormuşlar bu karşılaşmanın anlamını. Hoca da şöyle açıklamış:

-Obur herif. ”Bir tepsi baklava olsa.” dedi. ”Tek başına yiyemezsin. Yarısı benim.” dedim "Dörde bölsek ne yaparsın?”dedi “Üçünü yerim.” dedim.”Üstüne fındık , fıstık falan filan…”dedi “İyi olur ama küllü ateşte olmaz, harlı ateş gerek.” dedim. Bir dergi, Nasrettin Hoca Özel Sayısı, Eylül-Ekim2001

Yukarıda da görüldüğü gibi Gerçek yaşamda mükemmel olarak gerçekleşen iletişim çok azdır. Çoğu zaman iletiyi aktarmak isteyen kişi, iletisi konusunda tam bir görüş sahibi olmamakta ve bu nedenle iletiyi eksik ifade etmektedir. Bazen seçilen gösterenler duygu ve veya düşüncelerini tam olarak yansıtamamaktadır. Çoğu kez alıcı iletiyi alırken başka iletiler de araya girmektedir. Bu; küçük bir odada herkesin aynı anda konuşması ve bu nedenle dinleyicinin dinlemekte olduğu kişinin konuşmasını tam anlayamamasını anımsatmaktadır. Bilindiği gibi, istenilen belirtkenin alınması sırasında istenmeyen belirtkelerin araya girmesi, istenen iletinin algılanmasını güçleştirmektedir. Bu nedenle iletişim öğelerinden biri eksik olduğunda anlamamak yada anlaşılamamak kaçınılmaz olmaktadır. Örneğin öğrenci öğretmen ilişkisini ele alalım, eğer öğrenciler kendilerinden istenenin ne olduğunu bilemezlerse başka bir ifade ile öğretmen mesajını doğru bir şekilde iletememişse öğrenciler kendilerinden beklenen doğru davranışı gerçekleştiremeyeceklerdir. Yani iletişim neyin ne zaman nasıl söylenmesi gerektiğinin bilinmesidir.(Cüceloğlu, 1999)

Bir kasabada öğretmenlik yapıyordum. Okulun ikici haftasında velilerin müdürün odasına toplaştıklarını ve benimle görüşmek istediklerini öğrendim. Ders esnasında çağrıldım ve aşağıya inerken, ”herhalde benimle tanışmaya geldiler “ diye düşündüm. Müdür odasına girdiğimde velilerin yüz ifadelerinden hiçte hoş geldin demek için gelmediklerini fark ettim. ”Hoş geldiniz” cümlem karşılıksız kaldı. Müdür bey lafa girecekti ki, sabırsız köylülerden birinin yumruklarını sıkarak:

-Hoca! sen bizim çocuklara “canavarlar” demişin. De bakayım bunun nedeni ne?

-Evet dedim amca ama isterseniz olayı bir anlatayım. Ondan sonra dövecekseniz dövün. Ama önce beni dinleyin. Köylü burnundan soluyarak:

-İyi de bakayım

-Bakın ben sizin çocukları çok sevdim. Hepsi zeki, akıllı, pırıl pırıl çocuklar maşallah. Baktım ki, çok istekliler bende onların derse olan ilgisini daha da arttırmak için onlara her soruyu bildiklerinde ”Bravo size, aslanlar!, kaplanlar!, canavarlar!” dedim. Yani onları motive etmek istedim. İşte Olay bundan ibarettir.

“Motive etmek” kavramını da müdür bey biraz açınca iş tatlıya bağlandı.

Köylüler, koltuklarının altlarına sıkıştırdıkları şapkaları ile müdür odasından geri geri ve saygı ile eğilerek ayrıldılar.

Haftaya köylüler tekrar geldiler ancak bu kez bağlarındaki ve bahçelerindeki meyvelerden ikram etmek için.

 
Toplam blog
: 49
: 1026
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

On beş yıllık eğitimciyim. Halen bir devlet kurumunda öğretmenlik yapıyorum. Dünyanın en zor ama en ..