Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '17

 
Kategori
Deneme
 

Babamın Adı Hıdır

Babamın Adı Hıdır
 

"...elimden gelen budur!"


Eminim ki, bu başlığı okuyanların çoğu anında devamını da getirmiştir.

“Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur!”

Duruma göre, ortama göre günlük yaşamımızda kimimiz bunu sesli olarak dile getiririz, kimimiz de içimizden seslendirir, aklımızdan geçiririz.

“Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur!”

Bir yerde birileri bizden elimizden gelenin fazlasını istiyorsa anımsarız bu sözü. En doğru ve en doğrudan ifade olduğu için kullanırız. Sıkışıklığı onunla giderir, darlıktan onunla çıkarız.

Elbette babamızın adı çok büyük olasılıkla Hıdır değildir. Yani neredeyse bu sözü söyleyenlerin babasının adının Hıdır olma olasılığı kuşun gelip taşa değmesi olasılığına eşittir. Yine de kullanırız çünkü sözün esas sihirli kısmı, ağır tarafı ikinci bölümüdür.

“….elimden gelen budur!”

Kimi zaman ve kimi hallerde bizden istenen her neyse onu en mükemmel şekilde yapmış olduğumuz halde karşımızdakinin beklentisine yanıt veremediğimiz için bu söz aklımıza gelir ki, en kötüsü odur.

İşimizi, görevimizi, ödevimizi objektif koşullar altında iyi ya da iyiye yakın yapmış olduğumuz halde karşımızdakinin beklentisi arızalı, sorunlu, sıkıntılı olduğu için eleştirilir ve bu sözü aklımıza getiririz. Aklımıza getiririz lakin ortamına göre, karşımızdakinin konumuna göre her zaman da kelimelere çevirip dışa vurmaz, vuramayız.

O gereksiz, gerçeğe uymayan ama kestirme olan yolu kullanmak yerine doğru yaptığımız işimizi, amelimizi savunuruz.

Oldu, oldu. Karşımızdakine anlatabildiysek sorun çözülür ama anlatamazsak önümüzde iki seçenek kalır. Ya bizden istenen yanlışıyla işi yapar bitirir karşımızdakini memnun ederiz ya da öyle şey olmaz diyerek o çarpık beklentiyi karşılamaktan vazgeçeriz.

Bir de yüklendiğimiz, sorumlu olduğumuz o işi, görevi, ödevi gerçekten yanlış yapmış olduğumuz için uyarılır, eleştiriliriz ki bu yukarıdakine oranla çok daha sık rastlanan bir durumdur.

Yaptığımız her ne ise eksiktir, yanlıştır, çarpıktır ve beklentilere uygun değildir. Bilmediğimiz için, beceremediğimiz için hatalı bir sonuç çıkmıştır ortaya.

Bizi uyaran, eleştiren her kim ise o doğru bir şey yapmaktadır. Daha iyisini beklediğini ifade ederek bir anlamda önümüzü açmakta; daha çok bilgi ve beceriye sahip olmamız gerektiğini dile getirmektedir.

Ona da kulak vermeliyiz. Onu da her ne kadar aklımızdan “babamın adı Hıdır” ile başlayan malûm söz geçse de, durup bir soluk almalı sözü dile getirmeden kabullenmeli, onaylamalıyız.

Ardından da daha iyisini, daha mükemmelini yapabilecek kaynağımız, zamanımız, hevesimiz varsa eksiklerimizi gidermek için işe koyulmalıyız.

Öğrenci, öğretmen, doktor, mühendis, zabıta elemanı, ebeveyn, evlat, işçi, aşçı, pilot, kaptan, temizlikçi, yönetici, siyasetçi, sporcu, sanatçı, çiftçi, tekniker vs. her ne isek ürettiğimizin kalitesinin yükselmesi için çaba göstermeliyiz.

Sorumluluğu olan bir kamu görevi yapıyorsak bu konuda çok daha duyarlı olmalıyız. Yurttaşın bizden başka gidebileceği bir merci olmadığını düşünüp işimizi olabildiğince mükemmel yapmalıyız.

Özel sektörde bir işte ve belli bir sıfatta çalışıyorsak o işin gereğini en iyi yerine getirebilmeli, o sıfatın hakkını vermeliyiz.

Motorcu olduğumuzu söyleyip motoru, tesisatçı olduğumuzu söyleyip tesisatı, beyaz eşya tamircisi olduğumuzu söyleyip beyaz eşyayı, sünnetçi olduğumuzu söyleyip insanı yapacağım derken hırpalayıp eski halinden daha kötü bir şekle getirmemeli ya da arızalı bırakmamalıyız.

“Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur” demeden önce gerçekten ve yüzde yüz haklı olup olmadığımızı kendi içimizde sorgulamalıyız.

Bu sorgulama sonrası, duruma göre başarısız olduğumuz konumlardan, sıfatlardan geri çekilmeyi de bilmeliyiz. Usta, uzman, eğitimci, güvenlik elemanı, sağlıkçı olmadığımızı kabullenip o sıfatları bir daha kullanmamalıyız.

Ya da kendimizi yoklayıp, geliştirip işimizin ehli hale gelmeli, bu sözü kullanmaya gerek duymayacağımız etkili, yetkili konumlara, pozisyonlara yükselip; işimizi, görevimizi en iyi bir şekilde yerine getirmeli; bu bir yerlerimizi acıtan “babamın adı Hıdır…” koltuk değneğinden kurtulmalıyız.

Haksız olduğumuz halde “…elimden gelen budur” diyerek karşımızdakini de germemeli, sıkıntıya sokmamalıyız.

 

11 Aralık 2017 Pazartesi

08:01

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..