Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '07

 
Kategori
Blog
 

Bacağımdaki kene beni bir kere daha şaşırttı

Bacağımdaki kene beni bir kere daha şaşırttı
 


Birkaç gün önce “Bacağımdaki Kene”* adlı bir yazı yayınlamıştım. Bir gece yarısı, başımdan geçen enteresan bir olay, beni etkilemiş ve malum durumu, içine biraz da mizah katmaya çalışarak yazıya dökmüştüm. Ve bu yazıyı kurgulayıp, yayınlanabilir bir metin haline getirmem yaklaşık on dakikamı aldı. Sonuç ise tıpkı kene zannettiğim karpuz çekirdeği gibi beni şaşırttı, gülümsetti.


“Bacağımdaki Kene”, aradan geçen birkaç gün içinde bin hitlik okunma sayısına ulaştı. Yayınlandığı günün ertesinde günün en çok okunanları listesinde idi. Bugün mail adresime ulaşan Milliyet Blog bülteninde ise haftanın blogları olarak verilen üç yazıdan biriydi.


Yazıya, değerli okurlardan çok içten, samimi tepkiler, yorumlar geldi. Sözlü olarak da takdir hislerini belirten pek çok okur, eş, dost oldu.


Buradan aldığım ders, çıkardığım sonuç şudur. Bir yıldan fazla bir süredir, bu sayfalarda paylaştığım yazılardan, bu son örnekte olduğu gibi, beni en çok şaşırtan sonuçlara giden, ilgi ve teveccüh gören yazılarım hep, hiç beklemediğim yazılar oldu. Ama bunların ortak bir özelliği vardı: Her biri çalakalem yazılmış ama direkt hayatımın içinden kopup gelen yazılardı.


Arabamın alarm sesine karşılık veren papağanı yazdığım “Komşu Kuşu”** başlıklı yazım da bir diğer örnek mesela. Hatırladıkça güler, güldükçe mutlu olurum.


Uzun uzun düşünülüp, üzerinde günlerce çalışılıp, üç eklenip, beş çıkartılıp, kaynak taraması, doğrulatmalar yapılıp, en sonunda da nadide bir tablo gibi okurun takdirine sunulan yazılarım ise gördüğü ilgi anlamında genelde hayal kırıklığı oldu.


Tabi burada amaç önemli. Çok okunmak için mi yazıyorsunuz ya da birçok amatör blog yazarı gibi öncelikle kendinizi tatmin etmek için mi? Kaba bir hesapla, bu işten tek kuruş kazanmadığımıza göre (en azından ben öyleyim, yine de kendi adıma konuşayım), öncelikli hedef, kendi amatör duygularımızı tatmin ve içsel mutluluk ve huzurumuzu tesis etmek oluyor diye düşünüyorum. Bu anlamda, bir yazım, bir kere bile okunsa ve o bir kişi de acaba sayfada bir problem var mı diye kontrol amaçlı yazıyı tıklayan ben olsam dahi yaşadığım mutluluk anlamında değişen hiç ama hiçbir şey yok.


Ortaya koyduklarımızın birileri tarafından beğenilmesi, ilgi duyulması, yazılara geri dönüşler almak ise bu işin tuzu, biberi pek tabi ki. Bunlardan mutluluk duymuyorum diyen varsa da bilemiyorum. Baharatsız, tatsız-tuzsuz yemek olmaz efendim.


Bu arada küçük bir not: “Bacağımdaki Kene”yi yayınladıktan bir gün sonra meydana gelen, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki kene ısırma vakasına çok üzüldüm. Keşke böyle bir tesadüf olmasaydı.


Son not da: Yazımı defalarca okuyanlar içinde, durduk yerde kaşınmaya başlayan, kenar-köşelere çekilip orasını, burasını kontrol edenler varmış. Bu okurlardan da özür diliyorum. Rahat olunuz efendim, inanın karpuz çekirdeğidir. Telaşa mahal yok.


* http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=52135


** http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=25357

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..