Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '14

 
Kategori
Güncel
 

Bağımlı adalet

Bağımlı adalet
 

Görsel alıntı


Ey kıymetli Adalet senin adın önce Mülkün temeliydi, sonra oldu Devletin (toplumun) temeli.

Bundan da beklenen gaye elde edilemedi. Artık bundan böyle, Hâkimler ve Savcılar yüksek kurulunun, Teftiş kurulunun başkanı Adalet Bakanı olduğuna göre bu kez senin yeni adın siyasi iktidarın temeli olacak. Eski temelden, eski mülkten eser kalmayacak.

Ülke insanları iyi bilir ki sicil copuyla, tayin sopasıyla Hâkim , Savcı yetiştirilmez.Hâkimi, Savcıyı kürsü yetiştirir.  Vicdanı ise onları adaletle bütünleştirir “ Hiçbir ülkede adaletin sicil coplu, tayin sopalı bekçisi olmaz.

Toplumun temelinde hukuk düzeniyle ilgili sorunlar, sarsıntılar ve çatlaklar Yasama, Yürütme ve Yargı alanında çeşitli düzeylerde yanlış ve haksız çözümlerin zamanla birikmesi sonucu oluşur. Kolay fark edilmeyen, önem gösterilmeyen hep geçiştirilen yanlışlar, haksızlıklar, damlaya, damlaya göl olur, gün gelir göl taşır sonuçta sel olur.

Hastalığın teşhis ve tanısında, cerrahi müdahalesinde ne kadar gecikme olursa, o kadar çok vahim durumlar meydana gelir. Hastalık zamanında teşhis ve tanı edilmediğinden bu günlere gelindi.

İktidarlar güçlerine güç katmak için tüm istek ve arzularının yerine gelmesi için acımasızca ve merhametsiz kozları her dönemde  kullanılır. Bunlardan biri sicil copudur, ikincisi tayin sopasıdır. Görevliler bu acımasız sicil copundan ve merhametsiz tayin sopasından etkilenmemek için vicdanlarına kelepçe vurup hapsederler. Çaresiz  kalırlar siyasi iktidarın istek ve arzularına boyun eğerler.

Vicdanı hapsetmeyen sicil copuna ve tayin sopasına aldırmayan, ricalı pusulaları yırtıp, Yüksek tepelerden gelen telefonlara ret cevabı veren çalışkan dürüst yürekli yargı mensuplarının olduğunu bidayette bu ekranlarda birkaç yazımda kısaca yazmıştım.

Sahi adalet henüz yeni mi hastalandı? Hayır, adalet çoktan hastalanmıştı. Onu tedaviye teşhise ve tanıya götürmeyen hastalığın ilerlemesine neden olan siyasetçilerdir.

Siyasetçiler daima adaletin kendilerinden yana olmasını istemişlerdir. Her iktidar döneminde Adli Kolluk kanunu çıkarılsın, yargılama hızlansın, zamandan tasarruf edilsin, yararları ve faydaları yazıldı, çizildi, kitapçıklar haline getirildi, kanun yapanlara gönderildi ne yazık ki yazılanlar, çizilenler ya çekmeceye, ya sepete mahkûm edildi.

Adaletin ezelden beri var olan sorunları hiçbir iktidar döneminde çözülmedi. Sorunlar çözülmesi imkânsız hale getirildi.

Yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en az 20-30 kez değiştirilmeyen hiçbir kanunumuz mevcut değildir. Hiçbir ülkede “ Esas kanunun 2. maddesini değiştiren şu tarih ve şu sayılı geçici ek maddesinin H fıkrasının, C bendinin 4. Paragrafı gereğince" diye  kayıtlara geçmez, bir kanunun tanımı ve tatbiki yapılmaz. Böyle bir kanun halen yürürlükte olur mu? Benim ülkemde olur. Böyle bir kanundan kim ne anlar. Böyle bir kanun adaleti hasta eder tımarhaneye yollar.  

Ruhunuz incinmesin, Adalet eski Bakanımız Mahmut Esat Bozkurt. Hani demiştiniz "Türk Savcıları, Türk Hâkimleri, Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuzda bu vatanda yaşayanların uğrayacağı en ufak bir haksızlıktan. Hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında koyunu kaybolan çobanın mağduriyetinden siz mesulsunuz" Neler oldu, neler bir bilseydiniz. Artık kimin mesul olacağı konusu meçhule kaldı.

Yıllardır tarla onların, ekim onların, biçtikleri mahsul onların. Bazen kendi ürünlerini bile beğenmezler. Bizim ürünümüz hep tatlı olsun derler. 

Gözünüz aydın olsun, yargıyı bağımlı yaptınız. Yargıyı Reforma kavuşturmadınız, biraz kökünden, biraz gövdesinden, biraz dallarından, biraz yapraklarından budadınız, adaleti dal budak bıraktınız. Adalet artık siyasi iktidarın temeli ve meyveli ağacıdır.. Kılıç yarasına tahammül edenler sessiz kaldığı halde, siz iğne ucu kadar yaraya tahammül edemediniz. Yeni mülkünüz hayırlı olsun.  

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN                                     

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..