Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Baharı Özledim

Baharı Özledim
 

  • Yeşile kaçan, kimi yerlerinde kahve tonları olan bir saksı… Büyükçe, az bi az gösterişli… Benjamin vardı saksıda… Kurudu… Ve bir daha çiçek alıp da saksıya dikme fırsatımız olmadı.
  • Bir yıl oldu sanırım, kapının hemen girişinde öylece duruyordu saksı…
  • Henüz daha on gün önceydi…
  • Davut… Sitenin kapıcısı… Bu mevsimlerde bahçe peyzajını yapar. Yediverenleri çubuk halde sitenin bahçesinin muhtelif yerlerini diker ve o yediverenler kısa bir süre sonra filizlenir. Nisan ayı geldiğinde bahçe gül dünyasına döner. Sitenin her yanında rengârenk güller boy verir. Gül kokuları, portakal, limon, turunç ve hanımeli kokularıyla birleşti mi, her yan parfüm kokusuna bürünür.  
  • Kapı ağzında duran saksıya da yediveren çubuklarından dikmesini rica ettim Davut’tan… Davut çubukları ekmiş ve saksıyı getirip kapının girişine bırakmış.
  • İçeriye, balkona aldım saksıyı…
  • On gün içerisinde o dikenli çubukların her yanından filizler çıkmaya başladı. Arsız bir bitki… Koca bir sekiz ay boyunca ardı arkası kesilmeksizin güller açıyor yediverenlerden… Açan güller bir süre sonra yapraklarını döküyor ve ardından yeni güller… Böylece döngü halinde devam ediyor sekiz ay boyunca.
  • Kızım kimi sabahlar erkenden kalkar ve aceleyle bahçeye iner… Etrafa yayılmış olan onlarca gül ağacından kopardığı güllerle buket oluşturur ve ille de okula, öğretmenlerine götürür. Öyle ki, bir ara bu işi abartmış, her sabah gül buketi yapıp okula götürüyordu. Sonun da biz de bir isyan…  Ve ufaklık biraz olsun duruldu da, hafta da bire indirdi gül buketi götürme işini…
  •  
  • Baharın geldiğini hissediyorum… Dünden beridir ki Antalya’da tiril tiril bir güneş, masmavi bir gökyüzü var. Ve tabii ki kuş sesleri…
  • Sabah evden çıktığımda kuşların sesi cıvıl cıvıldı… Antalya’ya baharın geldiğinin müjdesini veriyorlardı adeta. Ama öyle değil işte… Henüz daha Mart ayı… Mart ayı sonlarında ve Nisan ayı başlarında yağmurlar yağmaya başlar Antalya’da. Gerçi çok sıkı yağmurlar yağacağını sanmıyorum ama en azından mevsimin gereği olan yağmurlar Antalya topraklarına düşecektir. Baharın gelişinin bir parçası da Nisan yağmurları değil mi? Gerçi Türkiye’nin her yerinde ağır kış şartları yaşanıyor olsa da…
  • Güney de bu durum değişik bir yapıya sahip. Bahar erkenden geliyor Güney’e. Ama baharın gelişi erken olsa da, bahardan yaza geçiş çok kısa oluyor. Tam olarak o baharın kendisine özgü doğa uyanış halini yeterince hissedemiyorsunuz. Orta Anadolu, Ege ve Karadeniz’de, Doğu Anadolu ve Trakya’da bu durum farklı oluyor. Bu bölgelerde bahardan yaza geçiş süreci daha bir uzun olduğundan, bu bölgelerin insanları baharın tadını dolu dolu çıkartabiliyor. Güney’de ise bahar kendisine has özelliklerini Nisan ayı ortalarında tamamlamış oluyor ve artık yaza geçiş süreci başlıyor ve Mayıs ayı başında artık yaz aylarının o kendisine özgü, çevreyi kavuran sıcakları başlıyor.
  • Antalya’da bahardan yaza geçiş kısa olsa da seviyorum o anları. Hele ki, portakal çiçekleri ve hanımeli kokusu bir araya geldi mi… Tam da bahardan yaza geçiş anında, en yüksek seviyede bu kokuyu içinize çekersiniz.
  • Portakal çiçeği ve hanımeli kokusunu özlediğimi hissettim. Belki de baharı özlemişimdir… Tam kestiremiyorum ama en azından bir portakal ağacının altında tembel tembel oturmayı özlediğim kesindir. Ve tabii ki, insanın içini ısıtan bir güneş… Başta bir kep, elde bir kitap… Roman olsa fena olmaz hani… Ve aylaklık…
  •  
  • Anladım ki baharı özlemişim…
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..