Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '11

 
Kategori
Siyaset
 

Bakalım Kılıçdaroğlu CHP oylarını kaç puan düşürecek?

Bakalım Kılıçdaroğlu CHP oylarını kaç puan düşürecek?
 

Yöneticilerinin ve mensuplarının bir kısmı tarafından hâlâ “Atatürk’ün Partisi" olarak tanımlansa bile, CHP’nin, “girdiği hiçbir seçimi kazanamayan parti” olarak tarihe geçtiğini, hatta bir dönem (1999) parlamento dışında bile kaldığını hepimiz biliyoruz.

Ben kendi adıma Atatürk’ün Partisi’ne “barajı aşamadı” denmesinden hicap duyuyorum. Birçok yazımda bugünkü CHP’nin, SHP’de umduğunu bulamayan, girdiği bütün seçimlerde genel başkanlık yarışını kaybeden Deniz Baykal tarafından 1992’de kurulan sıradan bir parti olduğu konusunu dile getirdim.

Ancak CHP’lilerin büyük bir kısmı ise, partilerini cumhuriyeti kuran parti olarak görmeye devam ettiler, Deniz Baykal’a duydukları bütün kızgınlıklara rağmen oylarıyla CHP’yi desteklemekten geri durmadılar.

İleri yaşına rağmen dinç bir görünüm sergileyen Sayın Baykal’ın ebedî liderliğinin ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı konusu merak edilirken, gizli bir el, küçük bir kasetle bu macerayı noktalayıverdi.

Siyasette ayağınız taşa takılsa, bunu rakip partiden bilmek moda olduğu için CHP’liler de hükümeti ve iktidar partisini bundan sorumlu tuttular. Bir taraftan da için için sevindikleri ve ellerini oğuşturdukları kesindi.

Çünkü nasıl kurtulacaklarını bir türlü bilemedikleri genel başkanlarından, kolayca kurtulmuşlar ve yeni bir alternatif üretilmesinin kapısının açılmasına şahit olmuşlardı.

*****

2009 yerel seçimlerinde İstanbul’dan Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, hatırlarsanız genel başkan tarafından halka takdim edilirken kendisine söz bile verilmemişt..

Ancak Sayın Kılıçdaroğlu, İstanbul’un yabancısı olmasına rağmen, partinin ve kendisinin beklentisinden bile fazla oy almıştı (yaklaşık % 37). Tabii belediye başkanlığı tek kişilik bir seçim olduğu için, kazanma şansı olmayan muhalefet partili vatandaşlar oylarını belki CHP’ye yönlendirmişlerdi.

Sonuçta CHP’liler, yeni ve farklı bir lider bulabilirlerse, partilerinin % 37 sınırlarına kadar yükselebileceği umuduna kapıldılar.

Sayın Baykal bir şekilde genel başkanlıktan ayrılınca, Kemal Kılıçdaroğlu adı, büyük bir heyecan ve umutla ortaya atıldı ve o da kolayca genel başkanlığı ele geçirdi.

Bu değişim tabanda da yeni bir heyecan yaratmadı desek yalan olur. Bu gelişmelerin en olumlu sonucu, Mustafa Sarıgül’ün Yeni Demokrasi Hareketi’ni işlevsiz hale getirip, bir nevi zımnen CHP’ye katılmasının sağlanmasıydı.

Öte yandan Ecevit’in ölümüyle tamamen misyonunu kaybeden DSP oyları da CHP’ye akacaktı. Gerçi DSP sayın Ecevit’in sağlığında katıldığı son seçimde bile zaten tükenmişti (% 1,22). Nitekim 2007 seçimlerine parti olarak katılma cesareti bulamayan DSP, CHP’nin koltuğuna sığınmış, buna rağmen CHP oylarını % 19,41’den 20,88’e ancak çıkarabilmişti. DSP de 13 milletvekiliyle CHP’den ayrılmıştı.

Olsun, yine de CHP’de bir kıpırdanma, bir umutlanma vardı.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun ilk icraatı Genel başkan seçildiği kongrede sayın başbakandan “Recep bey” diye bahsetmesi oldu. Sağduyu sahibi herkes tarafından “saygısızlık” olarak nitelenen bu hitap şekli belki bazı fanatik CHP’lilerin hoşuna gitmiş olabilir.

O günlerde CHP’nin oy oranının % 40’lara vardığı şeklinde bir kanaat oluştu. Ne var ki, daha sonra Kılıçdaroğlu’nun demeçleri, hareketleri ve gafları, oy oranının aşağıya doğru çekilmesine sebep oldu.

En son “Nerde bu Ergenekon, gidip üye olacağım” diyen Kılıçdaroğlu, 12 Haziran seçimleri için oluşturduğu milletvekili listesinde Ergenekon’un ağır toplarına yer vererek, riskli bir adım attı.

Bir taraftan “hukuka saygı” yargı sonucunu kabullenmek” gibi söylemler bu şekilde rafa kaldırılırken, bir taraftan da sürekli “dokunulmazlık arkasına sığınanlar”dan bahseden Kılıçdaroğlu, yargılanan kişilere dokunulmazlık zırhı kazandırmak istedi.

En ilginç ikilemlerden biri de, Ecevit’i işlevsiz hale getirmeye, görevini yapamayan bir başbakan durumuna düşürmeye çalışan Sayın Mehmet Haberal’ın, Ecevit’in memleketi Zonguldak’tan aday gösterilmesiydi…

Statükonun temsilcisi olarak kabul edilen Ergenokon'cuları bağrına basan bir CHP’nin ne kadar değişimci, yenilikçi, demokrat ve halkçı olduğu tartışılacak mı, yoksa "bizim CHP ne yaparsa bir hikmeti vardır" denilerek oy vermeye devam edilecek mi, bilemiyorum.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve dolayısıyla CHP’nin ulaşabileceği en yüksek oy oranı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde aldığı % 37’lik oydur. Bu oranın altında alınan her düşük puan, Kılıçdaroğlunun bir lider olarak CHP’ye kaybettirdiği oy demektir.

Şahsen ben bu açıdan bu seçimde CHP’nin oyunu kaç puana çıkaracağından çok, Kılıçdaroğlu’nun kendi oylarını kaç puana düşüreceğini merak ediyorum.

Listelerin Yüksek Seçim Kurulu’na verildiği bu aşamada söyleyeceklerim şimdilik bundan ibarettir.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..