Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '06

 
Kategori
Balıkçılık
 

Balık tutmak tedavisi olmayan bir hastalıkmış(!)

Balık tutmak tedavisi olmayan bir hastalıkmış(!)
 

Oltayla balık tutmak bir meraktır. İnsanın içinden gelmesi gereken bir istek sanırım.. Balık kokusunu duymak denizle içiçe olmak kendini kaptırırcasına saatlerce soğukta, karda, kışta beklemek, sabahın erken saatlerinde kalkıp gündoğumunu beklemek zorla yaptırılacak bir etkinlik olamaz.

Kimileri bu deniz sevdasından büyük şehirlerden kaçıp sahil kıyılarına yerleşir. Kalan hayatını denizle içiçe geçiren insanların işte özlediğim hayat bu, hayallerim buydu dediğini duyarız çoğu zaman..

Balık tutmak dünya üzerinde tedavisi olmayan hastalıklardan biriymiş. Kimine göre büyük zevkmiş, kimine göre tedavi yöntemiymiş, kimine göre stres atmanın en güzel yoluymuş.. Vazgeçilmez bir uğraşmış.

Ben bu satırları yazıyorum fakat bu etkinliğe karşı ne eşimin ned e benim ilgimiz oldu.. Nedense bana zevkli birşeymiş gibi gelmedi hiçbir zaman. Stres atılıyormuş... Hadi diyelim oltayla ben balığı tuttum onları canlı canlı dokunup çıkartamam bile.

Stres atmak yerine balıklar ölüyor diye daha çok strese girerim.

Eşimle kızımın balık tutma macerasını anlatayım sizlere;

Eşim ve ben bu etkinlikten uzak duruyoruz fakat çocuğumuz dururmu.. Durmuyor işte.. Büyüdükçe kuzenlerinden görüp heveslendi oltayla balık tutmaya.. Ne olur biz de gidelim hafta sonları diye duygu sömürüsünde bulundu.. Baba yüreği dayanmadı tabii....

İlgimiz olmadığı için geçen seneye kadar bir oltaya sahip değildik. Kızım hiçbir bilgimiz yok becerimiz yok yapamayız dediyse de sonuçta alındi bir olta. Ama acemilikler kendini boy boy gösterdi.. Balık tutmaktan anlayan biri malzemelerine baktığında usta balıkçıların kullandığı malzemelerin alındığını söyledi. Kurşunlar şiddetli akıntıda balık tutanlar için alınan kurşunlarmış. Sanki Boğaza gidecekler..

Büyük bir heyecanla ve merakla hafta sonunu bekledi kızım. Hafta sonu geldiğinde oltalarını ve diğer malzemelerini alıp sahile gittiler.. Ama çok mutluydu kızım ..Onu öyle hevesli mutlu görünce değer herşeye diyor insan.. Ben baba-kızın bu etkinliğine katılamadım... Çünkü bana zevk vermiyor...

Aradan 3-5 saat geçti ve bizimkiler balıktan(!!!) döndüler.. Tabi sonuç benim tahmin ettiğim gibi fiyasko.. Balık tutamamışlar bir kere onu baştan söyleyeyim...

Anlatıyorlar şimdi; Diğer insanlardan uzak bir yere gittik diyorlar. Oltayı atarken diğer balıkçıların oltalarıyla dolaşmasın diye tenha bir yer şeçmişler.. Birkaç kez oltayı atmışlar.Ama balık gelmemiş hiç... Sonunda nasıl yaptılarsa Oltayı karmakarışık dolaştırıp suratları bir karış asık şekilde geri döndüler...

Ve oltayla balık tutma maceralarımız burada sona erdi. Oltayı o karışık haliyle sakladılar bir yere bir daha da ne balık tutmaya gidelim diyen oldu ne de o oltayı bir daha eline alan.... Beceri tutku ve istek isteyen bir iş demiştim ben.

Rastgele,

sevgilerimle

 
Toplam blog
: 529
: 3765
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

İstanbul'da doğmuşum... Dünyalar tatlısı bir kızım var... Herkesi kolay kolay sevemem... ..