Balkon

Değerli okuyucular, artık ara sıra veya sık sık Aysel* hanım’ın yazılarını burada paylaşacağım. Kendisi profesyonel olarak yaşam koçluğu ve editörlük yapmakta. Kendisinin tecrübelerinden ve yaşamdan damıttığı deneyimlerinden oluşturduğu öyküleri ve denemeleri ben beğenerek okuyorum, sizlerin de beğeneceğini umarak, sizlerin takdirine sunmaktayım.

İyi okumalar…

-------------------------------------------------------

Son günlerde bir balkon telaşı var hepimizin üzerinde. Güzel, bakımlı, kullanışlı balkonları düzenlemek için yarışa girmiş gibiyiz. Koronanın ilk günleri mutfaklara yığılmış bir kitle vardı. Ekmek yapanlar, hamurlara karışmış kadınlar, hatta erkekler.

Şimdiler de moda balkon. Bahçesi olanlar oldukça şanslı. Onlar şu sıra ultra lüks sınıfındalar. Isınan havayla birlikte, yasaklar da eklenince soluğu balkonlarda almaya başladık. Hani o balkonu mutfağa katanlar vardı. Acaba şimdi nasıl bir düşünce içindeler? Balkonlara âdeta iadeyi itibar edildi.

Değerlerimiz bir virüsle birlikte nasıl hızla değişip dönüştü. Aslında balkonun tarihi çok eski. Bizler, balkonu mutfaklara katma telaşındayken, yakın tarihte siyasetçilerin konuşma yeri oldu.

Daha eskilere gidersek, taaa… Antik Yunan’dan beri var balkonlar. Değişik kültürlerde farklı mimariyle yapılmış olsalar da, hep aynı amaca hizmet etmiş.

Pandemide, havaların ısınmasıyla hep birlikte taşındık balkonlara. Yıllardır arada bir çıktığımız, komşularla bile yarı resmi bir baş selamıyla yetindiğimiz balkonlar, sosyalleşmenin medyadan sonra en önemli yeri oldu neredeyse.

Güneşin, havanın, özgürlüğün tadını çıkardığımız balkonlarımızı çiçeklendirelim. Şu günlerimizdeki en huzurlu yerimizin kıymetini bilelim.

--------------------------------------------------

(*)Aysel Akkanat, yaşam koçu, editör.