Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Haber
 

Başbakana yuh çekmek...

Eğer bir yakınınızı kaybettiyseniz, bağrınızda yanan ateş, sizi bu dünyadan koparır, alır. Gözünüz hiçbir şey görmez. Gökyüzü kararmıştır. Hayat öylesine boş ve amaçsızdır ki en azılı düşmanlarınızı bile affetmek gelir içinizden. Değmez, hiçbir şey için insanları kırmaya, üzmeye değmez diye düşünürsünüz.

Hele kaybettiğiniz bu yakın kişi, genç biriyse, evladınızsa, askerse ve şehit düşmüşse...

Bir şehidin son yolculuğuna uğurlandığı bu yürek parçalayan olağanüstü günde, aklına siyaset gelen, partizanlık yapan, bir devlet büyüğüne "yuh çeken" kimse, olsa olsa fırsatçıdır, arabozucudur, barışın, sevginin ve saygının düşmanıdır.

Sevgi ve saygının olmadığı bir toplumda, mutlu ve huzurlu bir hayatın yaşanması mümkün olamaz.

Türk milleti henüz, kendisine en küçük bir hizmeti bile dokunmuş insanlara, kaba davranmayacak, saygısızlıkta bulunmayacak kadar vicdan ve izan sahibidir.

Şırnak'ta şehit verdiğimiz uzman çavuş Vedat Dayıoğlu'nun İzmir'deki cenaze törenine, Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, Başbakan Sayın Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Sayın Büyükanıt birlikte katıldılar ve dua ettiler.

Gazetelerde yer alan bir habere göre, kalabalık içinden bir grup sayın Sezer'i ve sayın Büyükanıt'ı alkışlarken, sayın Erdoğan'a yuh çekmiş.

Belli ki AkP ve Başbakan Erdoğan aleyhine kullanılabilecek bir ortam yaratılmak istenmiş. Ancak olayın bir cenaze töreninde olması, sanki şehit ailesinin tepkisi olarak gösterilmeye çalışılmış.

Böyle bir zamanda, böyle bir eylem yapabilmek için ancak o ortamın acısından, üzüntüsünden, heyecanından, uzak olmak gerekir.

Son günlerde AkP ve Erdoğan aleyhine geliştiği düşünülen bir furyadan yararlanılarak, biraz daha durumu farklı noktalara çekebilmek için özenle seçilmiş bir zamanlama...

AkP'nin ve Erdoğan'ın, yaptığı bunca iş arasında elbette yanlışları da olmuştur. Ne kadar çok eylemde bulunursanız, yanlış yapma ihtimaliniz o kadar artar. Hiçbir iş yapmazsanız, garantili olarak yanlış da yapmamış olursunuz. Türk toplumu artık bu yapay engelleri aşmalıdır.

AkP'ye ve Erdoğan'a olan kızgınlığımız, onu bizim beğenmediğimiz her şeyden sorumlu hale getirmez.

Şimdi sakin kafayla bir düşünelim.

Şırnak'ta şehit olan altı askerimiz için Sayın Sezer ve Sayın Büyükanıt alkışlanmayı hakedecek; Sayın Erdoğan'sa yuhlanmayı gerektirecek ne yapmıştır?

PKK terörü yirmi senedir Türkiye'nin başına sarılmış bir beladır. Erdoğan zamanında ortaya çıkmış değildir ki...

1 Mart tezkeresiyle Irak'ta yerimizi almamız lazım geldiğini, aksi takdirde PKK ile Kuzey Irak bağlantısını kesmenin zor olacağını söyleyen kimdir? Sayın Erdoğan'dır.

Tezkerenin meclisten geçmesine şiddetle karşı çıkanlar, şimdi Kuzey Irak'a girmemiz lazım diye Erdoğan'a baskı yapıyorlar...

Erdoğan'a yuh çekenler, ordumuzun derhal Kuzey Irak'a girip terörü bitirmesini de istemişler.

Geçmiş dönemlerde ordumuz Irak'ın içlerine kadar kilometrelerce girmiştir. Terör bitmiş midir? Hayır...

Terör dediğiniz şey Kuzey Irak'ta bir mağarada saklanan üç beş kişi değildir. Terör Kuzey Irak'tan ekonomik, lojistik ve askeri destek görmektedir. Uluslararası bir organizasyonun bağlantısını öyle bir anda söküp atmak, ne yazık ki herkesin acısıyla uğraştığı bir cenazede slogan atmaya benzemez.

Yiğidi öldürsek bile lütfen hakkını yemeyelim.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..