Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '19

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Başladık mı?

Karşımda deniz, yılın ilk ayları
Üç beş gün geçti bile takvimden
Gerçekten başladık mı yıla?
Hava buz gibi
Salonunda meşe odunlarının çıtır çıtır yandığı şömineli bir evdeyim
Oturduğum koltuk; ceviz oymalı, sallanır durur
Bir tarafını ormanlar sarmış evin, bir tarafı denize nazır
Dışarıda asmaların kapladığı bir çardak
Düşünsene pencere önünde oturmuş kitabını okuyorsun
Bunaldın mı karşına bakıyorsun, alabildiğince engin bir mavi
Arada bir koltuğu sallıyorsun, gıcır gıcır ahşap sesi kulağına unutulmaz bir armoni işliyor
Elinde keyif çayın
Bırakmışsın koltuğun üstüne hayatın bütün stresini
Plaza hayatından sıkılmış bedenin bir yerde, topuklu ayakkabılar bir yerde, gömlek kravat başka bir yerde
Kitabını okuyorsun…
 
On sayfada bir mola verip hayal kuruyorum
Akşamüstleri dışarı çıkıyor, kendini zenginlik rehavetine kaptırmamış esnafla merhabalaşıp, sahildeki balıkçıya gidiyorum iki tek atmaya
Sorarlarsa bugün de bahanem giren yeni yıl diyorum
Yeni yıl bile gireli üç beş gün oldu sahi
Ama öyle eskisi gibi bütün yıl için plan yapıp kafa patlatan insan kalmadı artık
Kaygı çok, endişe çok, sorsan zaman yok…
Bu zamane çocukları Noel babaya da inanmıyor artık
Yaşa takılmadan emekli ettiler Noel babayı
Ren geyiklerinin akıbetini hiç konuşmuyorum bile…
Küçük balıkçıların ve salaş meyhanelerin arasından süzülen kaldırımdan sahile iniyorum
Burnumda hamsi kokusu, karşımda deniz biraz da iyot
Çekip bir iskemle oturuyorum
“At usta ordan ekmek arası bol soğanlı bir uskumru” diyorum hemen
Zira bilen bilir ben her zamankinden demeyi sevmem.
Bir yandan balığı yiyor, bir yandan iki tek atmaya başlıyorum
Peynirsiz suyun tadını alamayan insanlarız neticede, “Yapıştır mezeleri” diyorum ustaya
Ufak ufak demleneyim şurada hazır arka fonda Müzeyyen Senar da çalıyor
 
Denizin dalgası vuruyor sahile ara ara,
Havanın ayazı içimi titretiyor ama üşümüyorum
Kokusu genzimi yakıyor ama içiyorum
Bırakıp gitmeyeceğim seni Müzeyyen!
İki buz atıyorum bardağa her nakarata girdiğinde Müzeyyen
 
Kimseye etmem şikayet!
“Oh be, tam yumuşacık hamur kıvamındayım” derken sıçrayarak, ayıkmam uzun sürmüyor
Dört yanı camlı ofis odasında buluyorum kendimi
Ne oldu deniz kenarı eve?
Kafa dinlemeye?
Elimdeki kitaba?
Asma çardağa?
Sallanan koltuğa?
Balıkçı meyhanelerine?
Her yanı denize çıkan dar sokaklara?
Müzeyyen’e?
Yine en güzel yerde kesti yönetmen
Hayaller kısa, gerçekler uzun sürdü…
Haaaa bu arada ben hayallerimi zamaneye bırakmadım
Hala inanıyorum Noel babaya
Hiç gelmeyen o ren geyiklerine de...
 
 
Toplam blog
: 57
: 189
Kayıt tarihi
: 15.11.17
 
 

Süleyman Demirel Üniversitesi Halkla İlişkiler - Anadolu Üniversitesi İşletme  Köşe Yazarı/Blogge..