Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Batıyor ama acıtmıyor...

Batıyor ama acıtmıyor...
 

Böyle söylüyor yaşar ‘’ zaman’’ için. Batıyor ama acıtmıyor diyor. Sezen Aksu’nun çok güzel şarkılarından bir tanesi de başka bir şey söylüyor.

Hani herkes arkadaş, hani oyunlar sürerken, hani çerçeveler boş, hani körkütük sarhoş gençliğimizde.

Şarkılar bizi bu kadar incitmezken, kimse bize ihanet etmemiş, biz kimseyi aldatmamışken

Eskidendi, eskidendi ah! Çok eskiden.

Hani erken inerdi karanlık, okuldan işten eve erken dönerken

Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken.

Çocukken genç olmaya özendik, yıllar çabucak geçsin istedik. İstedik ki biz de jöleli saçlarla o ağabeyler gibi o güzel ablaların rüzgarında savrulsaydık. Biz de sırtımızı basketbol direklerine dayayıp afili hikayelerle etrafımızdaki oğlanları pür dikkat eyleseydik. Cuma günleri lojmanların içindeki sinema çıkışında o gizli, o yasak ilk sigarayı içmenin keyfine varabilseydik. Derken genç olunca kanımız deli deli akarken, başımızda ruhumuzda döndü. Parasız, pulsuz saadet olmuyordu , bir an önce para kazanıp adam olmayı istedik. Kimimizin sigarası erken bitiyordu gece bir vakit, kimimiz ayın ortasında hep parasız oluyordu. Üstelik rüzgarında sarhoş olmayı düşündüğümüz ablalar hasretlerinde bizi cayır cayır yakıyorlardı.

Büyüyüp, adam olup Hayalimizdeki arabaya binip, canımız çektiği deniz kenarında kenara çekebilmek istedik. Cüzdanımız kalın, ayakkabımız kösele olunca mutlu olacaktık. En pahalı yemekleri yarım yarım yiyip tabakta bırakacaktık. Bize bakmayan kızlar kapımızda kuyruk olacaktı, öyle söylüyordu herkes; devir köşe dönme devriydi.

O yıllarda geçip otuzlu yıllar geride kalmaya başladığında. Gidilen tatiller festival gibi olmamaya başladı. Kafamızda ofisin tozunu, toprağını taşıyınca gittiğimiz yerlerden bir şey anlamamaya başladık. Çalışmak gerekiyordu. Hayata yenilmemek için, oyunun kuralı olduğu için, fırından ekmek almak için çalışmak. Herkesin birbirine dirsek attığı, toplantılarda kısık gözlerle baktığı o dünyada hayatta kalabilmek için gerekliydi bunlar.

Oysa şimdi köyün birinde. Eşeğine odun yüklemiş bir adam. Benim o eşeğe hayran olduğuma anlam veremez. Kırlarda anasıyla gezen o kuzuya sırtımı dayayıp sohbet etmek istediğime de akıl erdiremez. Bahçesine elli kedi koyup orada öyle yaşamak istediğimi de bilemez. Ama öyle. Kızımı hiçbir okula vermeden sadece hayat okulunda bu işlere alet etmek niyetinin arada bir aklıma düştüğünü eşimde bilse onu da hıçkırık tutabilir üstelik.

Günler bir bir yaşanıp biterken. Hesabımıza yazılan zaferler ‘’pirus’’ zaferi gibiyken. Eşim anne olmaktan ben yaşamaktan yorgunken. Dünyanın bu kirine, pasına rağmen yaşamak güzel. Zaman bir diken gibi batarken etimize. Gülmek ya da ağlamak sanki biraz bizim elimizde gibi. Tabii felek de dilerse...

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..