Bayram sevinci

Bayramlar, dostlukların pekiştiği, kırgınlıkların aşıldığı, aile ile kucaklaşılan anlamlı günler.

Yeni bir kurban bayramını idrak ederken; bu bayramın, İslam alemi ve insanlığa esenlik getirmesi dileğimi paylaşırım.

İslam, sözcük anlamlı itibariyle “esenlik ve barıştır”. “Barış içinde esenlik” insanoğlunun hakkıdır ve Hak’ka yakınlaşmasıdır.

Yardımlaşma, dayanışma, paylaşmanın esas olduğu Dinimize yaraşır şekilde, bu bayramda da yoksullara, düşkünlüklere, kimsesizlere, yetim ve öksüzlere, hem gönül soframızda hem akıl otağımızda yer ayırmamız, ne güzeldir.

Bu anlayışın, bu kavrayışın ve bu doğrultuda davranmanın sınırı yok, fakat elbet herkes kendi sınırlılıkları içinde, yardımlaşmalı ve paylaşmalıdır. Kimi mütevazı koşullara sahiptir; kapısını çalanı geri çevirmez, kiminin olanakları geniştir; gider, çalmadık kapı bırakmaz… Çocuklar doymalı, analar gülmeli, Anadolu gönenmelidir.

Düşünelim; birkaç günlüğüne de olsa, bizler için, Dünya’nın en büyük tamamlayıcı sosyal dayanışma ağı kurulmaktadır. Koca bir yılın üç-dört takvim gününe sığan, en pratik yardımlaşma düzenlerinden biri hayata geçmektedir. Kimseyi dışlamayan, kimse için ayrımcılık yapmayan, renk, dil, düşünüş hatta dinsel inanış farkı gözetmeyen bir iklimdir.

Kusursuz işleyen, disiplini vicdanlarda, denetimi toplumda, ödülü kendi içinde olan, bir düzenek... Toplumları ayakta tutan da bu dayanışmadır. Yüzyıllar öncesinden gelen gelenekler hala yaşıyorsa, bu, akla, vicdanlara, insan doğasına, toplumun işleyişine uygun olduğu içindir.

Ve elbet, aradan geçen çağlar boyunca nüfus çoğaldı, iş bölümü derinleşti, meslekler gelişti, o arada Dünya, savaşları yaşadı, sömürüyü tattı, bankalar kuruldu ve soyuldu, güvenlik ihtiyacı arttı, teknoloji, bizlerden her gün yeni şeyler bekleyen bir çevrim doğurdu ve sonunda modern devlet sistematiği gelişti.

O modern devletin en temel işlevlerinden biri de etkin bir sosyal güvenlik düzenine sahip olmaktır. Bireylerin çalışma yaşamı boyunca topluma kattıklarının karşılığını aldıkları ve emeklilik döneminde de kimseye muhtaç olmadan yaşayacakları bir düzen… Bu, ilkeli bir düzendir. Kuralları sarihtir, toplumun kabulüne ve yasalarla korunmaya dayanır.

O yasalar ve ilkeler de, bir yerde, Dinimizin ve dinlerin temel prensipleriyle örtüşen (hak ve hakkaniyet gibi) kavrayışlar içerir, o nedenle de, vicdana da uygun düşer. Vicdana uygun düşense, daha fazla toplumun koruması altındadır.

Sosyal Güvenlik sisteminin yanı sıra, sosyal dayanışma ve yardımlaşma alt sistemleri de topluma katkı sağlar. Bu alt sistem de, kayıtlı, kurallı ve yasal dayanağa oturan şekilde işler. Öyle ki, kapsam dışı kimse kalmasın, normal yaşamda veya olağanüstü koşullarda, devletin eli, ihtiyaç sahibine, ulaşsın.

Evet, bir bayramı daha idrak ederken ve tamamlarken, yüce Tanrının bizi akıl ve insaf yoluna davet ettiğinin bilinciyle, insan eliyle kurduğumuz ve yaşattığımız sistemimizin inanç bağlarımızla gerçekte çelişmediğini, tam tersine, “kulu kula muhtaç etmeyen” öğretimizle örtüştüğünü bir kez daha anlıyoruz.

Bir erdem olarak Cumhuriyet’imizin sağladığı bağımsızlık ve özgürlükle de, ibadetimizi, inancımızın gereklerini gönlümüzce yerine getirebiliyoruz. İnsanlık alemi içinde devlet olarak da kimsenin himayesine, keyfine, sadakasına muhtaç kalmadan yaşayabildiğimiz bir yapıda, çocuklarımıza, torunlarımıza, toplumumuza güzel bir gelecek sağlamak için çalışıyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle, Kurban Bayramımızı Esenlik ve Mutluluklar dileği, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı gurur ve coşkuyla, kutlarım.