- Kategori
- Gündelik Yaşam
Bebecik, Rüzgar ve Potansiyel Kardeşi …
Bergama‘ nın en sevdiğim kafelerinden biri olan Evim‘ de, çayımı yudumlaya yudumlaya keyif içinde yazıyorum yazılarımı… Van‘ daki deprem felaketinin izleri hala zihnimde… Dürtükleyip duruyorlar habire… Elimden geldiğince kurtarmaya çalışıyorum bu bohem havadan kendimi…
Birdenbire dünyanın en tatlı sesi, dağıtıveriyor kafamdaki kapkara bulutları… Dünyalar tatalısı bir bebeceğin, koşturmaca içinde çıkardığı şen şakrak oyun çığlıkları bu duyduğum sesler… Nasıl keyifleniyorum bir bilseniz, ne var ne yoksa aklımda yaşamın kekremsi tadından, uçup gidiyor o hayat öpücüğünün ardından…
Dakikalarca başka hiçbir şeyi düşünmeden dalıp gidiyorum o benzersiz oyun eğlenceliğine bebeciğin… Yavrum aklıma geliyor demeyeceğim hemen, rutin ve klasik bir söylem takınıp… Çünkü oğlum Rüzgarım hiç bir zaman çıkmıyor ki aklımdan…
Birden zihnimde Rüzgarımın ve o bebeciğin sesleri birbirine karışıyor ve bir mutluluk kokteyli haline geliyor… Doğumun ne kadar mucizevi bir Tanrı hediyesi olduğunu düşünüyorum… Yenilenmenin ve hayallerin o taptaze lezzeti sarıyor ruhumu…
Sıcacık çayımdan okkalı bir yudum alıp, beynime kaydediyorum o zor anlarımda hayatımı kurtaracak yaşam öpücüğü anları… Kimbilir, yine böylesi savruk anlarımdan birinde deli gibi ihtiyaç duyabilirim, güzel günleri görebilmek adına umutlanmak için…
Belki de yeni bir çocuk sahibi olmanın zamanı gelmiş, hatta geçiyor olabilir… Sabah da eşimin pc ekranından oğlumuzun eski videolarını seyredişine şahit olmuştum… Neden olmasın ki, neticede hayat devam ediyor ve hepimizin doğduğumuz ilk günkü sevinçleri aynı tazelikte yüreğinde hissetmeye hakkı var… Hadi bakalım hayırlısı… Önümüzdeki günler neler gösterecek, bekleyip görelim dostlar…
Sevgi ve Saygılarımla… Fırat ÖÇAL