Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '07

 
Kategori
Siyaset
 

Beklenen Çıkış: DTP Manifestosu.

<ı>"Her bölgenin kendi rengi ve sembolü olan demokratik özerklik istiyoruz.”

ve daha nice şeyler…

(İlgili haber için bk. http://www.milliyet.com.tr/2007/10/31/siyaset/axsiy01.html)

Adını ne koyarsanız koyun, bu beklenen bir çıkıştı. 1991 sürecinde yaşadıkları tecrübeler, geçen yıllardaki gafletlerden istifade ile yaşadıkları 2007 tecrübeleri; Batı’nın gösterdiği ikiyüzlü ilgi ve itibar… bütün bunlar dikkate alındığında söz konusu çıkışı biz yadırgamadık.

Kimse de yadırgamasın; ne politikacılar, ne siyasetçiler, ne bazı STK lar, ne de kendilerine “İkinci Cumhuriyetçi” dedirtenler…

Parlamenter…(!) hüviyeti almalarının üstünden üç ay, Yeni Anayasa çalışmalarının başlaması üzerinden iki ay geçti. Geçen sürede böylesi bir çıkış yapılmadı...

Zamanlamaya dikkat ediniz:

PKK imha edilme sürecine girmiş…

Kuzey Irak’ta Barzani köşeye sıkışmış…

Küresel Terör Destekçileri oldukları, demokrasi sözde havarilerinin yüzlerine vurulmuş…

Şahsen ben hiç şaşırmadım çünkü; Kış kışlığını puşt puştluğunu elbette yapacaktır.

Bir Doğulu olarak şunu söylemek istiyorum:

Sakın ola… hiç kimse; “Her Kürt PKK’lı dır…” gibi çok yanlış bir düşünceye kapılmasın.

Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde PKK terörü, halkı şiddet uygulayarak baskı altına almıştır.

Genel seçimlerde de yerel seçimlerde de bu baskının kaldırılması gerektiği idrak edilememiş; üstüne üstlük iç didişmelerle aylar, yıllar kaybedilmiştir.

O bölgelerdeki her vatandaşımız, her seçimde ölümle ve kıyımla tehdit edilmiştir.

Şu köyde şu kasabada, şu seçim bölgesinde şu kadar sandık, şu kadar seçmen var. Şu kadar Devlet görevlisi var… Eğer şu rakamdan aşağı oy çıkarsa, birileri yanlış yapmış demektir. Yanlış yapanların akıbetini ise terörist başı zaten belirlemiştir: “Elindeki karısı dahil her şeyini alacağız..."

Seçim günleri akşamında yapılan ilk açıklama ise “Seçim Yurdun her köşesinde sükunetle ve olaysız geçti…” yani asayiş berkemal; vukuat yok...

<ı>Hadi canım sen de… Sen nereden bilebilirsin ki?

Bölgedeki bir köy halkının seçim zamanları çektiği sıkıntıları ve acıları; hayatını kurtarmak için, kimsenin husumetini üstüne çekmemek için nelere katlandığını siz ne bilirsiniz?

İnsan hayatının teminat altına alınmadığı; dolayısıyla özgür iradenin önü açılmadığı sürece, hiçbir yerde demokratik iradeden, demokrasiden bahsedemezsiniz.

Oralarda ancak, halk istismarcılarının sürekli kazandığı Demokrasicilik Oyunu oynarsınız.

Çoğulcu demokrasiye geçişten buyana gelmiş geçmiş tüm politikacılar oralarda demokrasicilik oyunu oynamadı mı?

Bu gerçek kimin umurundaydı?

Halkı kazanmak gibi uzun ve eziyet verici yoldan ziyade, halkın her şeyini istismar eden bölgenin feodal bakiyesi aşiret sözde reislerini, ağaları, beyleri, şeyhleri oy deposu kabul ederek kafeslemeye, kendi partisi saflarına çekmeye çalışmadı mı?

Bu gerçek kimin umurundaydı?

Kimileri de Türkiye’ye olan düşmanlıklarını bile bile şu terörist PKK destekçileriyle politik ittifaklar yapmadı mı?

Onlara <ı>Seçilmişler Statüsü kazandırmadı mı?

Peki bu gaflet kimin umurundaydı?

Şimdi çok geçmez… birileri televizyonların karşısına çıkar ve kuvvetle muhtemel şunları söylerler:

“<ı>Şapka düştü kel göründü…”

“<ı>Köşeye sıkışanın aslan şişinmeleri…”

“<ı>Cami duvarına siyme… “

Biz demiştik zaten…”

Falan, filan…

Ama ben böyle demeyeceğim; şunu diyeceğim:

Eğer bir yerde hıyanet varsa, aynı zamanda orada bir gaflet ve dalâlet de mutlaka vardır.

 
Toplam blog
: 141
: 926
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

Türk san'at müziği dinlemeyi, okumayı, yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Kamudan emekli inşaat mühend..