Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '13

 
Kategori
Güncel
 

Bekliyoruz... Göreceğiz!

Bekliyoruz... Göreceğiz!
 

İçinden geçtiğimiz süreçte hedefte üç dava vardır…

1.- Ergenekon davası

2.- Balyoz/ askeri casusluk davaları.

3.- Fenerbahçe/Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının davası.

Bu üç davanın ise, bir tek ortak paydası vardır:

-          Her üç dosyanın da emniyet içindeki “bazı” birimler eli ile oluşmuş olduğu konusunda ciddiye alınması gereken açıklamalar…

Ergenekon davasının avukatları yaptıkları ayrıntılı savunmalarında savcılığın hazırlaması gereken  taleplerin ve hatta mahkemelerin verecekleri kararların emniyet birimlerinde hazırlanıp, imzaya gönderildiklerini söylemekte, bu konudaki yazılı delillerini TV kanallarında açıklamaktadırlar.

İddialara göre, Balyoz davasının delil klasörlerinin hazırlayıcısı da doğrudan doğruya emniyetteki bu aynı birimlerdir.

Geldik Fenerbahçe dosyasına…

Burada da durumun aynı olduğu ısrarla ileri sürülmektedir.

Son UEFA Tahkim Kurulu kararının delil olarak temel aldığı metin, polisin hazırlayıp savcılığa sunduğu “Fezleke”dir…

İleri sürülen iddialara göre, her üç ayrı soruşturma ve dava dosyalarının hemen hemen bütünü polis tarafından hazırlanmış olan “delil”lerden ibarettir.

Bu deliller, gerçek olup olmadıkları soruşturulmamış varsayımlardır.

Bilindiği gibi, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Anayasa’ya aykırı bulunarak, Anayasa Mahkemesi kararı ile işlerlikten kaldırılmıştır.

Bunların yerine devreye sokulan “Özel Yetkili Mahkemeler”in de hukuka uygun olmayan uygulamaları kısa zamanda görülmüş ve bu mahkemeler –resmen- lağvedilmişlerdir.

Ancak… Bu mahkemeler Ergenekon ve Balyoz gibi davaları sonuçlandırdıktan sonra ortadan kalkmış olacaktır.

Şimdi bu üç dosyanın ikisi Yargıtay’ın önündedir. Birisi ise, Ağustos ayında Yargıtay’a gelmiş olacaktır.

Yüksek Mahkeme’nin önüne gelen dosyalar, hukuka aykırı uygulamaları görülen ve bu yüzden lağvedilen Özel Yetkili Mahkemeler’in vermiş oldukları kararlardır.

Meseleye uzaktan bakan birisi, bu durumda Yargıtay’ın bu dosyalar üzerinden verilmiş olan kararları bozacağını düşünebilir.

Biz de bir hukukçu olarak “meseleye uzaktan bakan kişinin” görüşünün doğru çıkması umudunu taşıyoruz. Ancak!

Hukukun bağımsızlığı, yaşamakta olduğumuz süreçte o ölçüde erozyona uğramış durumdadır ki, bu konudaki umutlarımız çok güçlü değildir.

Yargı bağımsızlığını sağlamak amacıyla ihdas edilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu hükümetin güdümü altına alınmış ise, adli mekanizma içindeki yargıç tayinleri Hükümet’in egemenliği doğrultusunda gerçekleşiyorsa ve hele muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçtaroğlu’nun söylemi ile, Yüksek Mahkemeler kitlesel tayinlerle iktidarın iradesi doğrultusunda yeniden yapılandırılmış ise, içinde bulunduğumuz süreçte adalete güvenmek oldukça zor bir hale gelmiş demektir…

Önümüzdeki süreçte Türkiye’de adaletin geleceği Yargıtay’ımızın elindedir.

Sözünü ettiğimiz bu üç dosyadaki delillerin gerçek olup olmadığı ve toplanış biçimlerinin hukuka uygun olup olmadıklarını adil ve tarafsız bir biçimde tespiti her şeyi ortaya koyacaktır.

Daha kolay bir sözle ifade edecek olursak,

-          Takke düşecek, kel gözükecektir!..

Türkiye halkı yargıçların tarafsızlığına ve sonuç olarak adalete güvenme ihtiyacındadır.

Hukuk devleti ilkesi, bu güvenin merkezindedir.

Bütün temennimiz o merkezde buluşabilmekten ibarettir.

Bekliyoruz: Göreceğiz…

farukhaksal@gmail.com

www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

www.akceder.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..