Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '11

 
Kategori
Blog
 

Bel Ağrısı Başa Bela

Bel Ağrısı Başa Bela
 

Uzun süren bir istirahat ve tedavinin ardından kısmen de olsa iyileşebilmenin sevinciyle havalara zıplamak istiyorum lakin belimin ağrısı nüksedecek diye korktuğumdan zıplarmış gibi yapmakla yetiniyorum.

Ömr-ü hayatımda bu kadar uzun süren bir ağrı ile mücadele etmek zorunda kalmamıştım. Dert başa gelmeyince ne olduğunu anlamak zormuş. Tabi işin başka zorlukları da yok değil.

###

Bir kere günlük hayat ritminiz bambaşka bir hal alıyor. Benim gibi okuma ve İnternet manyağı için yatağa hapsolmak başlı başına bir işkence. Gerçi kısmen ona da çareler üretmedim değil. Mecbur kalınca yattığım yerden kitap okumayı da söktüm :) Yattığım yerden gazete okumayı başarıp literatüre de geçmek isterdim ama henüz o donanıma sahip değilim. (Yatmak derken normal yatmaktan bahsetmiyorum, sağ ya da sol yan yatmaktır kastettiğim. Düz yatmak yasaktı. Yan yatarak gazete okunmuyor işte :)))

Bu dönemde biriktirdiğim filmleri ve bazı özel programları izleme şansını buldum. Yanı sıra dinlemeyi planladığım şeyler vardı onları dinleme fırsatı buldum. Her şeyde bir hayır varmış dedikleri gibi bunda da benim için böyle bir hayır varmış.

Tabi bir yandan normal ritmi şaşırmamak için olur olmaz uyumamaya çalışıyordum ama insan devamlı yatınca ister istemez uyuyakalıyor :) Tabi uyumak da güzel bir şey ama sonra elde kalan bir şey olmayınca “keşke uymasaydım” da diyor insan.

###

Hastalığımın belki de en güzel yanı belimin incecik olması idi galiba. O kadar ki güzellik yarışmasına bile katılmayı düşündüm. Hoş onu ben değil zevce hazretleri düşündü. “Sen bu belle yarışmaya katılsan birinci gelirsin” dedi. Şaka değil, gerçek yani. Tabi bu durum çok uzun sürmedi. Belimdeki korseyi artık kullanmama gerek kalmayınca bel eski haline geldi.

Doktorumu bu korseyi ömür boyu kullanmam gerektiği konusunda ikna edemedim. Oysa ne güzel korse varken belim incecikti haliyle vücudum da “üçgen” olmuştu. Korseyi sürekli kullanırsam bel kaslarım zayıflarmış. Korseyi takınca kaslara da gerek kalmayacak oysaki. Ama ikna edemedim. Doktor dişli çıktı. Dişli olan her zaman haklıdır :)

###

Geçmiş olsun demek için sağdan soldan arayan; mesaj atan; mail gönderen; haber ulaştıran dostlar sağolsunlar, moralimi düzgün tutmak için bana en büyük desteği vermiş oldular. Tabi arada kendini bilmezlerin “doktorlar da hasta mı olurmuş” diyerek hastalığımı hafife almaları bir yana bel ağrısı kadar nankör bir hastalık olmadığını da bizzat deneyerek öğrenmiş oldum.

Çekilen filmlerde problem var ama görülen problem benim şiddetli ağrılarımla doğru orantılı değil, yani bir nevi “orantısız güç” durumu söz konusu. Filmler iç güveysinden hallice ben ise ağrıdan iki büklüm bir vaziyetteyim. Hani doktorun vicdansızına denk gelsek “ulan filmlerin temiz numara mı yapıyorsun?” azarı da yiyebilirdik. Bereket öyleleri de azaldı :)

Bel ağrısı dedikleri bu menem bir şeymiş. Allah beterinden saklasın. Allah kimseye de böyle ağrılar vermesin. Hakikaten zor bir durum. Gözünüzde canlandırmanız için şu kadarını söyleyeyim; yeni doğmuş bir bebeği (bu kendi çocuğunuz da olabilir, bir akrabanız da, ama yeni doğmuş işte altı üstü bir-iki kilo bir şey) kucaklayamayacak derecede rahatsızsınız. Yani kucaklamak yasak. Neyse ki yakınlarda bebek yoktu da bu dertten muzdarip olmaktan kurtuldum :)

###

Yeri gelmişken belirtmek istediğim bir husus daha var. Yazılarımı okuyan dostlar gecikmeli de olsa geçmiş olsun mesajı gönderdiler. Gecikmeli diyorum çünkü “Blog yazamıyorum artık” başlıklı yazımda olay esprili bir şekilde dile getirdiğim için yine şaka yapıyorum sanmışlar. Yalancı çoban hikayesi gibi yani :) “Çok Özledim” yazısından sonra o arkadaşlar da geçmiş olsun dediler. Sağolsunlar…

Ama Milliyet Blog idaresinden ses seda çıkmadı yine. Öyle beklentileri yüksek olan bir insan değilim. Kimseye “geçmiş olsun” demedi diye kırılmam da. Ne bileyim MB editöryasının bu gibi durumlarda daha hassas olmasını bekliyordum belki de. Hastalık beni hassaslaştırdı galiba :)
Diyorum ki;
Benim yazamamamdan memnunmuş ki idare
Geçmiş olsun demeyi çok gördüler fakire.
Ol demde editöre edilsin çokça sitem
Madem geçmiş olmasın, o zaman ört ki ölem :)
(Muzaffer Abi’den “ört ki ölem” deyimini kısa süreliğine kiralamış oldum:))

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

Not: Tedavide ikinci aşamaya (fizyoterapi) geçildi. Yaklaşık 10 gün sürecek. Ondan sonra Allah Kerim. Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler..

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..