Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Beş yıldızlı rahatlama

Beş yıldızlı rahatlama
 

Depresyona girme yaşı on dörde düşmüş. Toplumda herkes bir şekilde sorunlu. Köylüsü kentlisi kendince bir derde saplanmış, depresyonda. Köylüyü zaten her konuda terk ettik, depresyonla da kendileri uğraşsınlar diye hiç oralı değiliz. Kentli olarak bizim depresyonumuz bize yetiyor bencilliğindeyiz.

Kentli depresyon atlatma, stresle baş etme konusunda feci şanslı. Bir sürü alternatifi var, hatta alternatifin sonu yok. İster yoga yapar, ister çakra açar, spor salonuna gider, detoks yapar, masaj alır, spa yaptırır, içindeki müthiş oyuncu ruhunu ortaya çıkarmak için oyunculuk kursuna gider, dans eder, paintball oynar, dağa taşa tırmanır, mutfak kursuna gider, hafta sonu turlarına katılır, takı, cam kursuna gider, popstar hazırlıkları için şan dersi alır ve daha neler neler…

Ara ara arkadaşlardan duyuyorum, okuyorum, izliyorum bir sürü yeni fikir var huzura kavuşmak için. Kendim için de uygun olanı araştırıyorum fakat şimdiye kadar yukarıda saydıklarımdan birini bile gerçekleştirebilme imkanı bulabilmiş değilim.

Depresyona girdim gireceğim kendime yeni uğraş bulayım diyorum, bilmem ne kursunu arıyorum cevap aylık şu kadar yıllık bu kadar. Hımmmm…Bilmem ne güzellik merkezini arıyorum altı seans bu kadar, on iki seans şu kadar. Bir de günlük olanlar var o da bu kadar. Seansı en az yüz YTL’den başlıyor rahatlama isteğinin.

Yahu niye bu kadar pahalı bu işler diye soruyoruz. Masaj, spa gibi teknikler için rahatlama seanslarında uyguladığımız ballı zencefilli özel rahatlama yağımız Uzak Doğu’dan geldi, seans sonunda içtiğiniz filanca çay da onun komşusu şu ülkede özel tarlada üretildi ve işlendi cevabını alıyoruz.

Eeee spor salonuna ne oldu altından mı yapıldı? Mutfak kursunda kullanacağımız sebzeler nereden geldi acaba diye endişe ediyor insan. Çakramı açayım diyorum. Yok sen kendi kendine açamazsın çok bilge bir iş bu, uzun seanslar gerek bilgemiz yurtdışından geldi deniyor. Neyse hakkını verirdik sayın bilgenin bir Allah rızası için öğretsin denmiyor tabi. Oyuncu olayım star değil diyorum, cevap olmaz ama bak eğitmenlerimiz çok özel isimler mutlaka bir projede yer alacaksın oluyor…

Koskoca kent, aldığın maaş belli, mütevazı bir yaşamla kira, aidat, rutin giderler, mutfak giderleri, ayda iki kez sosyal hayat, çocuk giderleri, yol masrafı v.s derken rahatlamak için ayrılacak bütçe son derece rahatsızlık boyutuna ulaşıyor.

İlla parayla rahatlamak gerekmiyor elbette fakat insanın canı öylesini de çekiyor. Mesela sahilde, ormanda yürüyüş, börtü böcek bedava. Evde mum, tütsü yakıp evi mabede çevirmek bedava. Tozutmadan bilinçaltınla iletişime geçmek bedava. Evi çiçek doldurup, balkon kapattırıp bir orman yaratma çabası fide parası hariç bedava. Yalnız kalabilirsen, vakit bulabilirsen, konsantre olup hayal kurmak bedava.

Hadi az para olan biçki dikiş kursu, Halk Eğitim Merkezi çalışmaları diyorum cık o da olmuyor. Havamız bozuluyor. Olmuyor da olmuyor. Kişi başka şeylere özeniyor, özendikçe istiyor, isteyip de yapamıyor ve bir daha depresyona giriyor. Depresyonsuzken bile bu rahatlama yolları birer depresyon nedeni haline gelebiliyor.

Büyük kentlerde iş yerlerine depresyon yardımı diye bir ek ödeme yasası koyulsa fena olmaz hani. Yakacak yardımı, giyecek yardımı, yol yardımı gibi kalemlere depresyondan çıkış, stresle baş etme yardımı da eklenebilir neden olmasın.

Kısacası kentte rahatlamak parayla. Paran yoksa zaten sonun kafadan rahatsız. Bu beş yıldızlı rahatlama yolları, teknikleri kimler için üretiliyor, kimlere hitap ediyor acaba? Ödeme gücü olan iki dakika şımarmasın sırasını beklesin lütfen. Depresyon delisi olmanın alemi yok.

Hadi diyelim her şeyde olduğu gibi şartları zorladık kredi kartımızla ödedik. Gün geçtikçe ödeme gücümüz iyice yerle bir durumundayken, kurs taksitini de ödeyemezsen al sana bir depresyon sebebi daha. İşin sonunda rahatlasak da mı borçlansak, borçlansak da mı rahatlasak gibi bir tekerleme ağızda sınırı geçip de delirmemek işten değil hani.

 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..