Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '09

 
Kategori
Futbol
 

Beşiktaş okyanusu geçti

Beşiktaş okyanusu geçti
 

Beşiktaş tribünleri özlenen şampiyonluğu kucaklayacak gibi...


Şampiyonluk mücadelesinin düğümlendiği Beşiktaş – Galatasaray derbisi öncesi beklentimiz, siyah-beyazlıların tıpkı Fortis Türkiye Kupası finalinde olduğu gibi kontrollü oynayıp takım savunmasına öncelik vermesiydi. Tabi bu arada Bülent Korkmaz’ın da 4-4-2 sistemini oyuncularına kolektif biçimde uygulatıp gol sonrası gömülme stratejisini aynen korumasını bekliyorduk. Takımlar İnönü Stadı’nın zeminine çıktıklarında ve Kamil Abitoğlu’nun başlama düdüğü çaldığında düşüncelerimizde yanılmadığımızı gördük. Mustafa Denizli tarafından “Beşiktaş klasiği” haline getirilen ve lig sonuna doğru 4-2-3-1 ile girift bir hal alan 4-3-3 sistemi aynen uygulamaya konmuştu. Orta alandaki emniyet subapları Cisse ve Ernst’in önünde Tello’ya görev verilmiş; Sabri ve Arda’nın görev almasıyla tehdit halini alan Galatasaray sağ kanadına önlem olarak da sol öne Ekrem yerleştirilmişti. İlk 45 dakika boyunca gerek sağ kanattaki Holosko’nun gerekse de soldaki Ekrem’in 4-4-2’nin kanatları gibi beklerin önünü kapattığını gördük. Bu uygulama sırasında Bobo da santra çizgisi gerisine kadar çekilerek oynayınca Galatasaray’a top dolaştırmak için koskoca bir yarı alan kaldı. Sarı-kırmızılı takımın ilk yarı boyunca topa sahip olma oranında büyük üstünlük sağlaması hatta bu oranı zaman zaman yüzde 65’lere çıkarmasının ana sebebi de buydu.

Beşiktaş’ın uyguladığı bu oyun sisteminin Bülent Korkmaz’ın ajandasında yer almadığı, genç teknik adamın kenar yönetiminden kolaylıkla belli oluyordu. Korkmaz belli ki, Beşiktaş’ın baskılı futboluna ve oyunu rakip sahaya yıkmak amacıyla orta sahaya kadar çıkan tandemine hazırlık yapmıştı. Siyah-beyazlıların ortaya koyduğu kontrollü futbol sonucu genç teknik adam sık sık Nonda ve Baros’u boş koşular yapmaları için uyardı. Maç geneline baktığımızda Galatasaray’ın defans arkasına 2 kez sarkabildiğini ancak bu 2 pozisyonda Baros ile çok ciddi tehlikeler yarattığını görüyoruz. Korkmaz’ın istediği boş koşularla Arda ve Kewell’ın içe kat edip gol bölgelerine girişleri mümkün olabilecekti ki, Galatasaray’ın ikinci yarı başında bulduğu gol bu tip bir akının meyvesiydi.

İkinci 45 dakikaya takımında eksik gördüğü bölgelere çeki düzen vererek başlayan Denizli’nin planları kalesinde gördüğü şok golle bir anda çöktü. Sarı-kırmızılıların Kewell ile bulduğu gol sonrası ipler Galatasaray’ın eline geçmiş, oyunu riske etme sırası Beşiktaş’a gelmişti. Maçın bu bölümünde siyah-beyazlı takımı “panik halinde” değil “kararlı” gördük. 53’te Yusuf’un ceza sahası içinde düşürüldüğü ve mutlak penaltı kararı verilmesi gereken pozisyon Kamil Abitoğlu tarafından iyi süzülemedi. Akabinde tekrar Yusuf’un sürüklediği bir akında golü bulan Beşiktaş böylelikle 10 dakika içinde yeniden üstünlüğü ele geçirerek olası bir kâbus gecesinin önüne geçti. Bu golde stoper alışkanlığı kazanmamış Mehmet Topal’ın pozisyona geç müdahale ederek kaleci Orkun’un da aksiyonunu bozması önemli bir etkendi. Maçın Beşiktaş adına kötülerinden Bobo 74’te dışarı alınıp Nobre oyuna dâhil edilince Beşiktaş’ın mücadele gücü arttı. Kalan dakikaları tabelayı koruma çabasıyla geçiren siyah-beyazlılar, bu amaçlarına ulaşarak çok önemli bir 3 puanı ceplerine koydular.

Son haftada kümede kalmayı garantileyen Denizlispor ile oynayacak Beşiktaş’ın okyanusu geçtikten sonra derede boğulmayacağını düşünüyorum. Ancak maç sonrası oyuncularına bu karşılaşmayı hedef göstererek olası bir rehaveti başlamadan bitiren Mustafa Denizli’ye de alkışlar gönderiyorum. Ne de olsa futbol sürprizler oyunu…
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..