Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '11

 
Kategori
Siyaset
 

Beşinci mevsim

Beşinci mevsim
 

Birgün Gazetesi yazarı Melih Pekdemir, (Melih Abi’ye saygılarımı sunuyorum) cezaevinde kaldığı yıllarda yazdığı “Anne bak Kral Çıplak” adlı kitabının son bölümünde, beşinci mevsimden bahseder. 

Kitabı, bu köşede özetlemenin olanaklı olmadığı gerçeğinden hareketle ve aslında kitabın ilk bölümlerinin bir geçmiş hesaplaşması mahiyetinde olduğu da düşünüldüğünde, son bölümde irdelenen “Beşinci Mevsim” kavramından söz etmek yerinde olacaktır. 

Yaklaşık yirmi yıl önce çıkan kitap, 12 Eylül 1980 darbesiyle yenilen sol hareketin, daha belini doğrultamadan bir de “Reel Sosyalizm”in çözülüşüne tanık olmasının yarattığı hayal kırıklığı ile hareket edemez hale geldiği günlerde, bir umut ışığı olmuştu. Benim politik yaşamımda da önemli bir yeri olan kitapta, yazar çarpıcı ve iğneleyici bir üslupla insanı, kendisiyle tartıştırıyor; 

Beşinci mevsimin ”de olsun istemez misin? Dört mevsimin ilkbahar olabildiği; gündelik hayattaki depolitizasyonun kırıldığı; iç dünyandaki demoralizasyonun aşıldığı yeni bir mevsim... Sosyalizm? Hemen şimdi! Devrim? Hemen şimdi! Örgüt? Hemen şimdi! Ya yaşamak? Hemen şimdi! Kuralsızlığın kurallarını koyabilir misin? Riayet etmemek üzere. Peki, sen, 'Anne bak kral çıplak' diyen masaldaki çocuğun, kendiliğinden asi ve devrimci olduğunu biliyor muydun? Masaldaki çocukla tartışmanın, dertleşmenin senin için bir anlamı var mı?" 

90’lı yıllarda yapılan tartışmalarda bu ifadelerin önemi oldukça fazlaydı. Yenilginin üzerine yeni bir politik tarz, yeni bir düşünüş biçimi, örgütlenme, mücadele anlayışı. Kısaca yeni bir yaşam. 

Bir çok şey denendi. Platformlar, parti girişimleri, partiler kuruldu. Birleşmeler, ayrışmalar, küskünlükler, kızgınlıklar, dargınlıklar yaşandı. Seçimlere girildi, seçimler kaybedildi. Sol, kendi içine döndü uzun yıllar. Gündelik hayattaki depolitizasyon kırılır gibi oldu, iç dünyalardaki demoralizasyon yenilir gibi oldu fakat alınan her seçim yenilgisi daha da içe döndürdü solu ve solcuları. 

Ve… 

-Sosyalizm? Hemen şimdi! 

-Devrim? Hemen şimdi! 

-Örgüt? Hemen şimdi! 

-Ya yaşamak? Hemen şimdi! kavramlarıyla, ne anlatılmak istendiği anlatılamadı. 

Eski alışkanlıklar, geleneksel yaklaşımlar, “kendi olamamış”, “birey olmayı” bencillikle karıştırmış insanlarla, yaşamın her alanında “Hemen Şimdi” yaklaşımını yaşama geçirmek mümkün olmadı. 

Geçen yirmi yıllık süreçte, bu olumsuzlukların yanında güzel ve olumlu şeylerde biriktirildi. “Özgürlükçü Sosyalizm” adına, önemli politik önermeler yaşama geçirildi bulunulan örgütlenmelerde. Partilerde, sendikalarda, derneklerde. “İç Demokrasi” kavramı vazgeçilmez bir şekilde yerini aldı. En önemli gelişimlerden biri de “Kadın Hareketi”nin geldiği nokta oldu. Kadın hareketi, “Kadınların, yaşamın yarısı” olması gerçekliğini, politikaya da yansıtmaya çalıştı. 

Tarihsel süreçte yirmi yıl çok fazla bir yer işgal etmez. Yaşanılan bu yirmi yılı emekleyerek ve el yordamıyla geçiren “Sol”un, önümüzdeki yıllarda yeniden “Beşinci Mevsim”i yaşaması gerekiyor. 

Ancak bu kez, kendi içinde yaşama geçirdiği “iç demokrasi”, “kadına pozitif ayrımcılık”, “katılımcı yönetim”, “kollektif irade” gibi vazgeçilmez kavramları, hassas bir şekilde korumalı, örseletmemeli, politik alanda işbirliği yapacağı ya da iş yapacağı partnerlerinden, bu ilkelere saygılı olmalarını beklemeli, istemelidir. 

İlkeli olmak önemlidir. Uzun deneyimler sonucu ortaya çıkan bu ilkeler, birkaç “koltuk” uğruna çiğnenmemeli, çiğnetilmemelidir. Varsın birkaç seçim daha kaybedilsin, bir dönem daha “yönetimler”de olunmasın. 

Yeter ki “İnsanlaşma” sürecindeki yolculuğumuz, iktidar hesapları uğruna akamete uğratılmasın. 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..