Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Beylik tabanca ya da pimi çekilmiş el bombası

Beylik tabanca ya da pimi çekilmiş el bombası
 

Musa, Mustafa, Ömer: Hiç birimizde silah yoktu! Diyarbakır 1988


Yeni bir haber: ''Astsubay çavuş beylik tabancasıyla intihar etti!''

Bana göre bu gibi olaylar giderek artacak ALLAH korusun. Sebebi ne olur ise olsun bir kişinin bir diğerini öldürmesi ne kadar korkunç ise bir kişinin kendi kendisini öldürmesi de bir o kadar korkunçtur. ''ÖLÜMLE SONUÇLANAN'' bu eylem, bir CİNNET GEÇİRME olduğu kadar bir ÖZGÜRLÜK, bir BAŞKALDIRI gösterisi olsa bile hiçbir ahlaki öğreti tarafından hoşgörü ile karşılanamaz. Kaldı ki İSLAM da kişinin kendi canına kıymasını yasaklamıştır. Peygamberimizin bir hadisi olarak: "Kendini boğarak öldüren kimse, Cehennem için boğmuş olur. Kendini vuran kimse, Cehennem için vurmuş olur." (Buhârî).Bugüne kadar gelen bu söz bilindiği gibi toplumumuzda: İntihar eden kişi Cennet yüzü görmeyecektir, diye de dillendirilmekte ve öğütlenmektedir.

Ülkemizde giderek sık sık duymaya başladığımız bu gibi İNTİHAR olaylarının pek çok maddi ve manevi sebebi olabilir. Ancak unutmayalım ki en büyük ''maddi unsur'' bizzatihi SİLAH'ın kendisidir! Bu yüzden DEVLET bu maddi unsuru ortadan kaldırmalı; ona erişilmesini çok mu çok zorlaştırmalıdır.

Bana göre BEYLİK SİLAH adı altında yüceltilen uygulamaya son verilmeli, görevi ve bahanesi ne olur ise olsun bilumum ruhsatlı ya da ruhsatsız(?) silahlar toplatılmalıdır. Hangi ölüm ya da öldürme işi olur ise olsun insan varlığı için en çirkin eylemlerden biri olarak algılanmalıdır bence. Daha önceki benzer haberlerde olduğu gibi az önce okuduğumda aşağıdaki haberde de bir kez irkildim.

Ne oluyor bu insanlar? Neden ve niçin böyle bir yola başvuruyorlar? Yalnızlık mı vurdu yoksa önce onları, diye soruyorum bir yandan da. Çünkü günden güne yüzyüze ilişkilerin azalmakta olduğu toplumumuzda yalnızlık, içine kapanma, dayanışma duygularının ortadan kalkması, komşu ve akraba ziyaretlerinin iyiden iyiye azalması üstünde ya da evinde silah bulunan kişilerin inhtihar etme eğilimlerini kamçılamaktadır.

Yüreğimiz burkularak da olsa aşağıdaki haberi birlikte okuyalım:

''Astsubay çavuş beylik tabancasıyla intihar etti

Sakarya’nın Adapazarı ilçesindeki bir kışlada astsubay çavuş, beylik tabancasıyla intihar etti.

Edinilen bilgiye göre, 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında görevli astsubay çavuş D.G. (22) girdiği bunalım sonucu kışlasında beylik tabancasıyla başına ateş etti.

Askeri ambulansla özel bir hastaneye getirilen D.G. müdahalelere rağmen kurtarılamadı.''

(Yayın yeri: http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1151459&Date=17.10.2009.... 17.04 | 17.10.2009 )

Çoğumuz diyecektir ki: Kendi kararı. Yapmasaydı. ALLAH (C.C.) rahmet eylesin! Kim bilir ne gibi dertleri vardı!

Elbete bu gibi sözleri söyleyebiliriz, ilk ağızda. Ancak kazın ayağı hiç de öyle değil. Bu ve benzeri sözler ile toplumsal sorunluluklarımızdan kurtulamayız. Bir anda da olsa bir kaç canı yok eden bir olay karışında alınması gereken tavırları bir çırpıda bir yana itemeyiz. Kaldı ki ''o bir anlık durumlar bile'' nice birikimlerin, nice eksikliklerin sonucu olsa gerekir. İşte bu durumda ben de şaşırarak diyorum ki: Buyurun şimdi; şu olayı birlikte irdeleyelim:

Çok genç bir subay. Omuzlarında büyük sorumluluklar var. Herhangi bir sosyal psikoloji dersi almadığı gibi insan yönetimi nedir, nasıl gerçekleştirilir; insanlar arasındaki ilişkilerdeki sorunlar nasıl çözümlenir gibi eğitimi gereektiren komularda da herhengi bir ders ya da kurs alabilmiş değildir.

Benzeri durum: Bir erine Pimi Çekilmiş El Bombası ile ''fırsat eğitimi vermek'' gibi içi doldurulmamış bir kavram ile çok korkunç bir öldürme eyleminin tetikçisi durumundaki gencecik teğmen için de geçerlidir. ÖNCE EĞİTİM diye yola çıkılan genç Cumhuriyetimiz'de ne yazık ki bugün bile EĞİTİM adlı engin çalışma alanı her türlü çabadan azade bir biçimde beyinleri geliştirememekte; bir ucu teröriste kadar da uzanan büyük bir kopukluk içerisinde bütün toplum katlarında tahribatını günden güne artırmaktadır.

1985'le birlikte silah ticaretinin ve ruhsat verme işlerinin DEVLET ELİ İLE yaygınlaştırılması(!) bu gibi ölümleri çoğaltmaktadır. Bu konuda İÇİŞLERİ BAKANI gerekli açıklamaları yapmalı; gerekli tedbirleri de ivedilikle almalıdır. Bu gidiş iyi değil beyler. Ateşle barutun buluşması gibi yalnızlaşan, burkulan, ince ve hassas ruhlar bir silah ile kolayca buluşunca bu gibi acı olayların yaşanılması da kaçınılmaz oluyor anlaşılan. Silahların değişik etkilerini de içine alan bu gibi olayların dökümü; eğer TÜİK tarafından yapılıyor ise her ay kamuyouna açıklanmalı ve nice olumsuz gelişmelere karşı gerekli bilgilendirmelerin yapılması ve en ince ayrıntılarına kadar da her türlü tedbirin alınması gerekmektedir.

Bu silah bolluğunda yine de az telefat veriliyor sanırım. Bir an önce beylik tabancalar dahil bulundurulma sebebi ''RESMEN'' hangi ulvi ve mesleki nedenlere dayanıyor olur ise olsun bütün Silahlar Toplatılmalıdır bence.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..