Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '13

 
Kategori
İnançlar
 

Bihakkın namaz kılmak gerek

Bihakkın namaz kılmak gerek
 

Teknoloji güzel bir nimet… Tabi usulüne uygun kullanıldığında… Sosyal paylaşım sitelerinde zaman zaman çok güzel öğretici, bilgilendirici olup, yaşantımızdaki birçok konuda mevcut eksiklik ve aksaklıklarımızı ortaya koyar. Önemli olan bu eksikliklerimizi tamamlamak, aksaklıklarımızı gidermektir. İnsan sahip olduklarına karşılık, kendisini yaratanına şükrünü eda etmesi gerekir. Bunun en önemlisi de dinin direği, gözümüzün nuru namazdır. Bizler namaza giderken Allah(cc) huzurunda olduğumuzu unutuyoruz çoğu zaman. Gereken önemi vermediğimizden dolayı namazda sürekli aklımıza başka şeyler gelmekte ve beynimiz başka işlerle meşgul olmaktadır. Herkesin kafasında farklı dünyevi meşguliyetler bulunmaktadır. Bu yüzden bihakkın yaratanımıza karşı şükrümüzü eda edememekteyiz.

Bu şükrümüzü ne kadar ettiğimizi anlamamıza yardımcı olan ve net ortamında dolaşan ibretlik bir kıssadan hisseyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Söylenenler ne kadar doğrudur veya değildir, kendi nefsimize/nefsinize uygulayınca, doğruluk payı olup olmadığına siz karar verin artık.

İşte size o ibretlik abidesi olan hikâye: 

“Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider…

Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar. Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan…

Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar..

Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile..

İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar..

İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır delinin yanına ve der ki:

“Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın?

Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”

Bunu duyan deli melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar:

“Âdetiniz böyle değil mi?”

“Ne âdeti?!” der Hoca..

Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..

Der ki deli bu kez:

“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!

Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..

“Evet” der deli, “Hepinizin sırtı yüklü!”..

Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına, bıyık altından gülüşmeler başlamıştır…

Deli bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:

“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..
Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”

Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;

“ Boş yok, boş yok hiç!. Diye tekrarlar.

O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar!

Aynen doğrudur dedikleri çünkü; Kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda, kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını, biri onaracağı kapıyı, diğeri lokantasında pişireceği yemeği..

Biri açtır aklında yiyeceği tavuk, birinin sırtında sevdiği kadın, diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.

“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu ez endişeyle Hoca..

O da der ki:“Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!

Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda...

“Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye malik viraneler var.”

Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet…”

Karar sizin.
 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..