Bilgisayar ve Nasreddin Hoca'nın koyunları

Lap top bilgisayarım bundan üç ay kadar önce bozuldu. Dilinden anlamam. Hemen en yakın bilgisayarcıya.

"Tamiri bir hafta sürer, " dedi.

" Aman, etme gitme" dedim.

"Bir haftadan önce olmaz"

"Pekala, ne yapalım bekleriz"

Bir hafta sonra vardım.

"Bunun ekran kartı yanmış, bekle" dedi.

İnanmadım, garanti süresi bir yıl geçmişti. Ama yine de doğru servisine, aldığım yere.

"Ankara'ya, ya da İstanbul'a göndereceğiz. Bir ay sonra belli olur" dediler.

Süreyi uzun buldum. Bilgisayarı elime aldım, bu kez de, Kayseri'ye.

"Bir hafta sonra biz seni ararız " dediler.

Çaresiz razı oldum. Aradan on gün geçti, aramadılar. Ben onları aradım.

"Bekliyoruz, sen de bekle" cevabını verdiler.

Bir arkadaşın aracılığı ile oradan bir başka tamirciye bilgisayarı aldırdım.

Son yerden de bir sonuç çıkmayınca gittim, yeni bir bilgisayar satın aldım. Aldığımın dördüncü günü ekran kilitlendi. Virüs veya windows 7 problemi. El vuramıyoruz, garanti kapsamı sorunu, bozarız diye çekiniyoruz. Zaman geçirmeden doğru aldığım mağazaya. Oradaki ilgili,

"Ben buna el katamam, çünkü yetkim yok."

"Çaresi?"

"İstanbul'a göndereceğiz"

"Kaç günde gelir?"

"En geç 20 günde"

En güvenilir yer, düşüncesi ile yeni bilgisayarımın İstanbul'a gönderilmesini kabul ettim.

Aradan üç beş gün geçince, bir bilgisayar tamir bakım servisinden telefon geldi.

"Beyefendi, bilgisayarınız bizde. Format atılacak ve 30 lira borcunuz olacak."

Tam kabul ettim ki, yanımda bulunan kızım patladı.

"Nasıl olur, daha üç beş gün oldu bilgisayarı satın alalı. Ben bilgisayar firmasına telefon edip sorayım" dedi.

Uzatmayalım, telefonda bilgisayar toptan satış firma yetkilileri mağazadaki satış elemanına yetkiyi verdiler. Bilgisayar, tamir bakım servisinden satış mağazasına geldi. Format atıldı. İş böylece halloldu. Eskisinden henüz bir haber yok. Bilgisayar işi hala yeni Türkiye'de. Nasreddin Hoca hikayesi; koyun, yün, çalı ve borç ödeme. Ülkenin her yanında satışlar çok, ama tam donanımlı tamir ve onarım servisleri İstanbul ve Ankara'da. Taşradakiler yeterli değil. Hüseyin Seyfi