- Kategori
- Fotoğraf
Bir avuç böğürtlen
Avucumda bir fındık yaprağı üzerinde biriktirdiğim böğürtlenlerin sonunun ne olduğunu tahmin ederken sizin de ağzınız sulanmıştır, bu satırları yazarken benim olduğum gibi. Fındıkların arasında kümelenmiş dikenliğin üzerinde o kadar çok böğürtlen vardı ki. Bu yıl fındıklık düzenlenirken o dikenliğin kesilmiş olduğunu gördüğümde "Yazık olmuş, böğürtlen fındıktan daha lezzetliydi" dedim kendime.
Yaz aylarında, bizim oralarda köy yollarında yürümenin zevki böğürtlen yiyerek çıkar. Dağların arasından kıvrımlar çizerek çıkan-inen yolların üst yamaçlarında böğürtlenler olur. Yamaçların altında da görünürler ama bizim dik yamaçlarda aşağıya eğilmek tehlikelidir.
Önce küçük çiçekler açar ve böğürtlenler yeşil renkle görünmeye başlar, yaz ortalarında kızarmaya başlar, sonunda da kararır, ancak hepsi birden olmaz. Her an hem yeşil, hem kırmızı hem de siyah böğürtlenleri aynı dal üzerinde görebiliriz. Böylece yaz ayları boyunca oradan geçen herkesin böğürtlen yeme şansı olur.
Böğürtlen yemenin kuralları vardır: Böğürtleni kopartırken dikenlerin arasına dalıp ellerinizi ve yüzünüzü dikenlere çizdirmemelisiniz. İyice olgunlaşmış böğürtleni tuttuğunuzda elinize geliverir, eğer gelmezse ısrarcı olmamalısınız, elinizde ezilirse bir yıkamayla temizlenmez, üzerinize de sıçramışsa leke olur. Güneş alan yerlerde böğürtlenler daha iri ve parlak olurlar, gölge yerlerde güzel böğürtlen aramak boşunadır.
Böğürtlenleri gördüğünüzde benim yaptığımı yapın, önce fotoğraflarını çekin, sonra afiyetle yiyin. O fotoğraflara kış aylarında bakmayın, canınız istese de bulamazsınız.