Bir avuç idealist Türk subayı...

Bir ülkede, siyasi bir görüşün seçim sandıklarının yardımıyla sayısal çoğunluğa ulaşması, o görüşün haklı, o görüşün doğru ve o siyasi anlayışın herkesin hayrına olacağını göstermez!

Bazen bir avuç insan gelir, koca bir ülkenin, hatta bazen bütün dünyanın kaderini bir anda değiştiriverir! Tıpkı Mustafa Kemal'e inanmış, bir avuç idealist Türk Subayının da değiştirdiği gibi...

Bazen koca bir ülkenin uğradığı haksızlığa, zulme, işgale, teslimiyete sessiz kalması, onay vermesi, o tavrı gösterenlerin her zaman haklı, her zaman kazançlı, her daim güçlü olmasını, güçlü çıkmasını sağlamaz! Bir gün bir avuç insan gelir, o ülkenin tüm kaderini değiştiriverir! İşgal yıllarında önce Anadolu'yu, sonra İstanbul'u gelip kurtaran, Mustafa Kemal'e inanmış, bir avuç idealist Türk Subayının da yaptığı gibi...

Bir ülkenin şımarmış, şaşırmış başbakanı, koca bir ülkenin yerine koyarsa; tek başına kendini!... Elbet bir gün gelir, o şımarmış adam da alır boyunun ölçüsünü!

Bir ülkenin; güç sarhoşu olmuş, şaşırmış, şımarmış başbakanı; o ülkenin bütün vatanseverlerini, bütün kahramanlarını hizaya getirmeye, adam etmeye kalkışırsa! Dönüp bi de aynaya bakması gerekir! " Bütün bunları tek başıma ben başarabilir miyim? " diye!

Bir ülkenin düşman işgaline uğraması için, ille de " Bütün tersanelerine girilmiş, bütün kalelerinin zaptedilmiş " olması gerekmez! Düşmanla iş birliği yapan bir siyaset adamı, siyasi bir lider, gider, ülkenin anahtarını tek başına düşmana teslim eder!

Teslim eder etmesine de!... İşte o zaman liderine inanmış, bir avuç ülke insanı gelir, ülkesinin kaderine el koyar. Bir halkın ülkesinin kaderine el koyması için, her zaman ille de tank, top, tüfek kullanması da gerekmez! Bazen bir avuç idealist, inanmış insan gelir, ülkesinin kaderini teslim alıverir; onu sevmeyenlerin elinden! Ağrısız, sızısız, kansız ve gözyaşsız; şiddet kullanmadan ve sancısız...

Bir gün bir ülkeye demokrasi düşmanı bir başbakan; çıkar da, sultanlık, padişahlık, başkanlık getirmeye kalkarsa tek başına!; o ülkeyi ona öyle hemen teslim etmezler! Hiç kusura bakmasın!

Bir gün bir adam, boyuna, posuna, cinsine, cibiliyetine bakmadan bir ülkeyi, mesela Türkiye'yi tek başına teslim almaya, ülkeyi kendisine teslim olmaya zorlarsa; haddini ve hududunu zerrece bilmeden, halkının gücüne inanmadan ve aldırmadan... Mesela dedik canım! Hemen kimse telaşlanmasın!

İşte o zaman, Mustafa Kemal'e inanmış bir avuç idealist Türk Subayı, bir avuç Türk insanı gelir, bu ülkeyi o adamdan kurtarıverir! Kimse boyunu, kimse haddini aşmasın!

Kimse Atatürk ve silah arkadaşları öldü sanmasın. Gerektiğinde, onlar da gelir, bu ülke için yeniden savaşır!

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.