Bir bardak soğuk su içer miydiniz?

Küresel ısınma, iklimsel değişiklikler, ormanların azalması, toprakların yanlış kullanımı, ekolojik dengenin bozulması, çarpık kentleşme ve sayabileceğimiz pek çok nedenden dolayı, susuz kalma (susuzluk) tehlikesi içindeyiz.

Hava durumu haberleri verilirken Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerimizde barajların doluluk oranı da veriliyor. Ankara’da bu oran %7, İstanbul’da %38, İzmir’de ise %33 imiş. İmiş diyorum çünkü bu doluluk oranlarına inanmıyorum açıkçası.

Ankara’da barajlardaki doluluk oranı %7 iken bile Sayın Belediye Başkanımız, bütün havuzları doldurup, fıskiyelerini açtırıyor (yağmurlu günlerde bile). Havuzlarda kullanılan su resirkülasyon suyu imiş (bir anlamda dönüşümlü su). Resirkülasyon sularının bile belli aralıklarla taze su ile takviye edilmesi gerekir. Bu gözden kaçırılıyor. Sonuçta görüntüyü kurtarsınlar gerisi önemli değil.

Susuzluk için küresel ısınma ve bu tip nedenler tabii ki çok önemli. Ancak bugünlerde karşı karşıya kaldığımız susuzluğun ortaya çıkmasında önemli olan başka etkenlerde var. Öncelikle ülkemiz, su sıkıntısı çekecek bir ülke değildir.Çünkü ülkemiz, su kaynakları açısından oldukça zengin bir ülke.Ancak, pek çok konuda bizlere çok güzel bir olaymış gibi gösterilen satış ve özelleştirme su kaynaklarımız içinde geçerli duruma gelmiştir.

Bankalarımız, topraklarımız, enerji kaynaklarımız, limanlarımız derken su kaynaklarımızda yabancı firmaların ve sermayenin elinde artık. 10 yıllık bir süre boyunca su politikalarımız Dünya Bankası tarafından denetleniyor.

Başta AB olmak üzere, yabancı firmalar ve sermaye Dicle ve Fırat havzalarının denetimini istiyor. Su kaynaklarımıza ticari mal olarak bakılıyor. Kaynaklarımızı tekelleştirmeyi ve bu tekelleştirme sonucunda milyar dolarlar kazanılmak isteniliyor. Bu istek ve amaçlarının en gözle görülür örnekleri ise pet şişelerdeki içme suları.Her ne kadar isimleri Türkçe olsa da aslen büyük bir çoğunluğu yabancı firmaların ve sermayenin elinde Örn; Danone, Nestle, Turkuaz (Coca-Cola Firmasının arıtılmış suyu)

Susuzluğumuzun, su sıkıntısı çekmemizin temel nedenlerinden bir kaçı yabancı ve Türk firmaların, uluslar arası tekellerin su kaynaklarımıza göz dikmiş olmaları, çarpık kentleşme, çarpık sanayileşme, yeterli atıksu arıtma tesisinin olmaması, doğa örtüsünün yanlış kullanımı ve benzeri nedenlerden dolayı ortaya çıkmaktadır.
Uzun sözün kısası, pek çok konuda olduğu gibi içtiğimiz su’ya ve su kaynaklarımıza yabancı sermaye göz dikmiş durumda.

Bir bardak soğuk su içer miydiniz?

(www.istanbulkopekleri.com)
(Kaynak::Çevre Mühendisleri Odası-Su Duyurusu)