Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '07

 
Kategori
Anılar
 

Adaşım

Adaşım
 

1979 yılının, yaz ayında staj yapmak üzere Kütahya’da bulunuyordum Stajımı Kütahya Azot Fabrikası’nda yapacaktım. Fabrika’da benden bir-iki sınıf üstte okuyan okul arkadaşlarım vardı. Bu arkadaşlardan biriyle misafirhane’de aynı oda da kalıyorduk.

Stajımızın ilk durağı Atölye idi. Burada yaklaşık iki hafta boyunca staj yapacaktık. Atölye’de yaptığımız staj sırasında tanıdığımız bir Osman Usta’mız vardı. Osman Usta bizlerle yakından ilgilenir, öğrenci olmamız ise daha bir hoşuna giderdi. Kısacası, çok iyi ve babacan bir insandı.

Hafta sonu geldiğinde beni ve arkadaşımı evine davet eder, eşi ve kızının da bizimle tanışmak istediğini belirtirdi. Biz iki arkadaş ise, yabancı bir şehirde olmanın verdiği çekingenlik ile karışık "rahatsız ederiz" düşüncesiyle bu davete karşı çekimser kalmayı tercih ederdik. Derken Atölye’de ki stajımız bitti. Artık ikinci staj yerimiz olan Laboratuar’a gitme vaktimiz gelip çatmıştı. Son gün Atölye’de çalışanlar ile vedalaştık. O gün Osman Usta her zaman ki davetini yineledi.

Hafta sonu, arkadaşımla kaldığımız misafirhane’nin odasında otururken, aklımıza Osman Usta’nın daveti geldi. Kendisi bize çok önceden evinin adresini vermişti zaten. Birkaç dakika düşündükten sonra ziyaretlerine gitmeye karar verdik. Bu kararı verdikten hemen sonra yola çıktık. Kısa bir süre sonra Osman Usta’nın evinin kapısının önündeydik. Zili çaldık, kapıyı hanımı açtı. Karşısında beni ve arkadaşımı görünce çok mutlu oldu. Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Bir yanda bizi içeri davet ederken , bir yandan da Osman Usta’ya ve kızına geldiğimizi haber verdi. Evin içini birden bire sevinç kaplamıştı sanki. Ne de olsa öğrenciydik. (Üstüne üstlük fakülte öğrencisiydik)

Laf lafı açtı, sohbet derinleşti. Okuduğumuz bölüm, gelecekte ne yapmak istediğimiz vb. sorular soruldu. Derken çaylar geldi. Çayların yanında balık ekmek ikram edilidi. Yapılan bu ikramlar bizi utandırıyordu. Çünkü amacımız kimseye yorgunluk ve zahmet vermek değildi. Bu mahcubiyetimizi, "Lütfen zahmet etmeyin" sözleriyle ifade etmeye çalıştık. Ama eşi samimi bir ses tonuyla "Olur mu kızım, siz şu anda ailelerinizden uzakta, gurbettesiniz" diye cevap verdi.

Osman usta’nın kızı, yeni evli ve ilk çocuğuna hamileydi. Doğum’a sayılı gün kalmıştı artık. Annesi içeride bizi en iyi şekilde ağırlamaya çalışırken, kızı da bizimle sohbet ediyor. Bizim yabancılık çekmememize gayret ediyordu. Saatler, saatleri kovaladı. Biz kalkmak için izin istedik. Sağolsunlar üçü birden akşam yemeğine de kalmamızı teklif ettiler. Ancak biz daha fazla zahmet ve rahatsızlık vermek istemiyorduk. Onun için de nazik bir şekilde izin istedik.

Hafta başındfa laboratuar’da ki stajımıza başladık. Uzun bir süre Osman Usta ile karşılaşmadık. Bir gün Atelye’de çalışanlardan birini gördük ve kendisine Osman Usta’yı sorduk. Osman Ustanın senelik izine çıktığını öğrendik. Bu haber içimizi rahatlattı. Laboratuar stajımızın üçüncü haftası Cuma günü, iş çıkışında birisinin bana seslendiğini duydum. Geriye dönüp baktğımda ise seslenen kişinin Osman Usta olduğunu gördüm. Osman Usta’nın geldiği yöne doğru yürüdüm. Birkaç dakika sonra usta nefes, nefese ve kan revan içinde bana ulaştı. Bir süre soluklandıktan sonra konuşmaya başladı.

"Işın hanım, size bir söyleyeceğim. Umarım bana kızmazsanız?" dedi. Bu söz üzerine bir an duraksadım ve şaşırdım.

Sözlerine şöyle devam etti.

"Sizin bize geldiğiniz günün akşamında kızımın doğum sancıları tuttu. Aynı akşam kızım doğum yaptı. Bir torunumuz oldu, kız. Siz, bize ve ailemize uğurlu geldiniz. Eşim ve kızım sizi çok sevmişler. Bu yüzden sizden izinsiz, size haber vermeden torunumuza sizin isminizi verdik. Umarım bize kızmazsınız? Ayrıca izin almadığımız için özür dilerim" demez mi?.

Bir an için şaşkınlıktan dondum kaldım. Böyle bir haber beklemediğim için.Çok mutlu olmuş hatta gurur duymuştum. Kızmak ne kelime böyle güzel bir şey için kızılabilir miydi?

Daha o günlerde bir adaşım olmuştu. İşte o gün insanın insana duyduğu saygının ve sevginin ne denli güzel, yüce ve mutluluk verici bir duygu olduğunu anlamıştım.

Şimdi adaşım Işın, nerededir? ne yapıyordur bilemiyorum. (Çünkü Osman usta’nın ölümünden bir süre sonra izini kaybettim). En büyük dileğim mutlu ve güzel bir hayat sürüyor olması.

(haber.turkmania.com)

 
Toplam blog
: 226
: 1337
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

1960 İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, yazı yazmayı, resim yapmayı ve yabancı dil'den Türkçe'ye..