Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir çizgi böler yaşamı

Göremediğin bir omuz darbesiyle yaşamın yedek kulübesinde bulursun kendini... "Bıraktım artık tövbeliyim" dersin kumarı. Hem kendini, hem de çevreni inandırmaya çalışırsın. Sen kumarı değil, kumar seni bırakmıştır aslında. Sıfırı tükettiğinden, istesen de aşık atamazsın artık yeşil çuhalı masalarda.

Bir tesellidir "bıraktım artık tövbeliyim" demek..."İstesem tövbemi bozarım" anlamına da geldiğinden bu amorti, kumarbaz deyimiyle çikolata gibi gelir sana...İstese oynar ama istemiyor ki!..

Göremediğin bir omuz darbesiyle yaşamın yedek kulübesinde bulursun kendini... "Sürmüyorum ağzıma artık" dersin içkiyi...Sen alkolü değil, alkol seni bırakmıştır aslında. Mide ve karaciğer iflas ettiğinden, istesen de ağzına sü-remezsin bu meredi.

Ve hoş bir avuntudur "zıkkımlanmıyor artık" demeleri. Demeseler bile duyar gibi olursun sen: İstese içer ama istemiyor ki!..

Göremediğin bir omuz darbesiyle yaşamın yedek kulübesinde bulursun kendini... "Çocuklarımın hatırı var ayol" dersin... Bilenler bilir tabii, öyle demezler de, "bir herifi elinde tutamadı " derler... Zalimdir hayat! Beynine beyni-ne inerken yumruklar, kan kusup, "kızılcık şerbeti içtim" dersin.

Aynalara yansıyan görüntüler de pek umut verici değildir artık yeni bir atılım için; taze bir başlangıç için. "Beni beğe-nen beğenmiş ayol" demek, kaçınılmaz olur zamanla...Toplayıp pılı pırtıyı, çekip gitme özlemleri törpülenip durur zaman çarkının taşlarında...İstese çekip gider ama istemiyor ki!..

Göremediğin bir omuz darbesiyle yaşamın yedek kulübesinde bulursun kendini... Seyircisindir artık!

İstese oynar, istese içer, istese koşar, istese yazar, istese çekip gider, istese...

İstese, ah bir istese!.. Dünyanın anasını bir pula satar ama istemiyor ki!..

Eften püften görünse de yaşamın sahte sigortalarıdır bu isteseler ..."Dizginler bende" aldatmacasıdır çoğu zaman yaşam.

Oysa göstere göstere gelir omuz darbeleri... Varsa birikimin, görürsün. Yoksa eğer, kaderine küs her zamanki gibi. Senden başka herkes suçludur ama senin de yerin bellidir artık...İpek böceği misali örersin kozanı... Kürek kürek atarsın toprakları kendi mezarına... Yaşamın yedek kulübesi, daha yaşarken içine girilmiş tabutlara benzer; elinde çekiç, sen çakarsın çivilerini.

Ölümden öte köyler de vardır dostlar! Şairin dediği gibi, "Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi"... Yaşamın ye-dek kulübesine oturmak da var.

En acımasız darbeler, en sinsi çelmeler yedek kulübesinde oturanlardan gelir. Sahada oynamanın bedeli ise yalnızlığa ışınlanmakla ödenir. Öyle bir yalnızlık ki, arenadaki gladyatörün yalnızlığı gibi. Kimsecikleri bulamazsın yanında, "Ben yalnızım!" diyebilmek için. Işıklı caddelerde tek başına yürür, tek başına seyredersin vitrinleri...Sağından solundan hayaletler geçer. Sigarandan yakarsın sigaranı. Aynaların şerefine kaldırırsın kadehini zıkkımlanırken. Yaşayan ka-davralardan oluşan koro kafanı üteler. Rothschıld Bağları'nın en ucuz şarabı eşliğinde, oturup yazını yazarsın.

Aldırmamak gerekir tabii...Seçenekler fazla değil...

Ya yaşamın yedek kulübesinde oturacaksın...

Ya da milyonlarca ışık yılı uzaklığındaki yıldızları yakalayacağım diye zıplayıp duracaksın.

İşte bütün mesele.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..