- Kategori
- Tarih
Bir Devletin Yalanlarıyla Bir Halkın Acılarının Kesiştiği Yol: Sarı Gelin
Milli Eğitim Bakanlığı yayınladığı bir tebliğ ile ilköğretim kurumlarında öğrencilere izlettirilmesini emrettiği Sarı Gelin belgeselini, gelen olumsuz tepkiler üzerine 8 ay önce gösterimden kaldırdı. Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan arasında 100 yıla yakın bir süredir varlığını devam ettiren soykırım tartışmaları; bugün bu uğurda işlenen cinayetler ve Ermeni okullarında yeni nesillerin, ülkelerinin tarihi konusunda yanlış bilinçlendirilmeleriyle daha da vahim bir hal almaktadır.
Altı yüzyılı aşkın bir süre Osmanlı tebaası altında diğer etnik kökenlerle eşit haklarda, kardeşlik ve barış içerisinde yaşayan Ermeniler, 1. Dünya Savaşı yıllarında Batılı emperyalist devletlerin hesapsız vaatleri ve kışkırtmalarının sonucunda Anadolu’da acımasız katliamlara başladılar. Osmanlı Devleti’nin bu katliamlara önlem olarak Doğu’daki Ermeni halkına yönelik zorunlu göç (tehcir) uygulaması, yaşanan salgın hastalıklar ve ölümler yüzünden ileriki yıllarda gerek Ermenistan’ın, gerekse yandaş Batılı devletlerin tarih arşivlerinde, ders kitaplarında ve ne yazık ki günümüzde bazı aydınlarımızın, yazarlarımızın eserlerinde soykırım olarak yerini aldı.
Eski haber spikerlerimizden Merhum Mesut Mertcan’ın anlatımıyla iki ülke arasındaki en köklü sorunu tüm ayrıntılarıyla izleyicilerin önüne seren 1995 yapımı belgesel; Ermeni sorununun en ateşli savunucularıyla, iki ülke arasındaki bu sorunu daha akil yaklaşımlarla ele alan isimleri; tarihçileri, bilim adamlarını, siyasetçileri ve kökleri Anadolu’ya dayanan akademisyenleri, yazarları, müzisyenleri aynı tartışmanın odağında bir araya getiriyor.
Şüphesiz Ermenistan, 1915 yılındaki olayların sorumlusu olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun yerine bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni görüyor. Tarihî verilerle açıklayamadığı mağduriyetini, terör yoluyla kanıtlamaya çalışan Ermenistan, bugün birçok Batılı devletin de desteğini arkasına alıyor. Batılı devletler, özellikle Fransa; kendine ait olmayan bir soruna Ermenistan’dan daha fazla sahip çıkıyor.
Bugün Amerika’nın ve Fransa’nın semalarında yükselen anıtlar, bambaşka bir tarihin belgeleri olsa gerek.