Bir Doğal Hayatı Katletme Projesi

İstanbul, 22 yıl aradan sonra 3. Boğaz Köprüsü'nün yapımına hazırlanıyor. Sarıyer Garipçe Köyü ile Beykoz Poyraz Köyü arasındaki güzergâha yapılması planlanan köprünün inşaatına 2011 yılında başlanacak.

Ancak 3. Boğaz Köprüsü'nün temeli daha henüz atılmadan, 3. köprü ile ilgili tartışmalar peşi sıra yapılmaya başlandı bile. 3. köprünün yapımına yandaş ve muhalif, herkesin üzerinde en çok durduğu konu; 3. köprünün bir rant elde etme projesi mi olduğu ve İstanbul'un üçüncü bir Boğaz Köprüsü'ne gerçekten de ihtiyacının olup, olmadığıydı.

3. Boğaz Köprüsü, her gün biraz daha yoğun hale gelen İstanbul trafiğine ne kadar çözüm üretirse üretsin, olan en sonunda İstanbul'un akciğerlerine ve o bölgelerde yoğunlaşan kırsal yerleşim alanlarına olacak gibi görünüyor.

3. Boğaz Köprüsü'nün yapılacak olmasına en yoğun tepkiyi, şehrin doğal dokusunu biraz daha yitireceğini düşünen şehir planlamacıları ve mimarlar ile 3. köprünün, yeşil alanları iyice tahrip edeceğini savunan çevre gönüllüleri gösteriyor.

İSTANBUL'UN 3. KÖPRÜYE GERÇEKTEN İHTİYACI VAR MI?

İstanbul'a üçüncü bir Boğaz Köprüsü'nün yapılmasındaki amaç, eğer sadece şehrin trafik akışını biraz daha rahatlatmaksa; bunun hiçbir masrafa kalkışmaksızın, projeye, zemin etüdüne girişmeksizin mevcut kaynaklarla da sağlanabileceğini düşünüyorum. Hem Boğaziçi (29 Ekim 1973), hem de Fatih Sultan Mehmet (3 Temmuz 1988) köprülerinin yapılış süreçlerine bakıldığında; o yıllarda nüfusu daha yeni artmaya başlayan ve kullanılan araç sayısı giderek artan İstanbul için iki Boğaz Köprüsü de, yoğunlaşan şehir trafiğini kaldırabilmesi açısından büyük ihtiyaçtı. Şimdi şehrin ana yollarına getirilecek birtakım düzenlemeler ve bağlantılar sayesinde, belki 3. Boğaz Köprüsü'nün yapımına bile gerek kalmayabilir. Böylece ödenen vergiler, ileride yerine getirilecek daha önemli icraatler için devletin kasasında kalmış olur.

İstanbul'un trafik sorununun çözümü, biraz da İstanbul halkının duyarlılığına bağlı. İstanbul'da yaşayan herkes, şehrin en temel sorununda artık kendi sorumluluğunun da farkına varıp, belediye yönetimini yeterince çalışmamakla suçlama ezberinden vazgeçmesi gerekir. İstanbul'un ulaşım sorununa getirilebilecek en iyi çözüm, hiç şüphesiz toplu taşıma kullanımının yaygınlaşması olacaktır. Zaten son yıllarda Büyükşehir Belediyesi'nin uygulamaya koyduğu hizmetlerde, özellikle toplu taşımanın oranı giderek artıyor.

Özel araçların, günlük şehir trafiğindeki yoğunluğunun bir nebze olsun azalması; İstanbul trafiğini rahatlatacağı kadar, İstanbul'un son yıllarda en önemli sorunu haline gelen hava kirliliğinin de azalmasına katkı sağlayacaktır.

Bugüne dek gördüğüm büyükşehir belediyelerinin çalışmalarında, genellikle iktidar yönetimlerinin İstanbul'a yönelik planları ve projeleri yerini aldı. İstanbul, hangi iktidar döneminde olursa olsun; her zaman önemli bir oy potansiyeline sahip oldu. O yüzden İstanbul'a 3. Boğaz Köprüsü projesini, daha şimdiden planlanmış bir seçim yatırımı olarak düşünmek; umarım haddinden fazla komplo teorisyenliği olmaz.