Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir Funda Arar konseri macerası...

Bir Funda Arar konseri macerası...
 

Resim Hürriyet Gazetesi 17 Şubat 2008 tarihli Funda Arar röportajından alınmıştır


İstanbul'da kar var...

Dün akşam bir de Funda Arar konseri vardı Bostancı Gösteri Merkezi'nde. Biletlerimiz arkadaşım tarafından tam üç hafta kadar öncesinden alınmıştı...

Efendim, olayın ehemmiyeti bizim evli ve çocuklu hatunlar olarak, çocukları babalara teslim ederek kendi başımıza konser heyecanı yaşamamızla ilgili...

Hani, beylerin evden çıkıp bişeyler yapmaları kolaydır ama anneler için olay daha zor. Bizim eşler mangalda kül bırakmaz konuşurken. İstediğini yap. Allah var, şuraya gideceğim de, yola koyul, git de derler.

_Sen de eğlen tabii, hakkın. Ama kızı annenlere bıraksak? Ben de çıksam?

_Ya da beraber çıksak? Bensiz eğlenemezsin ama...

Hani dile çok getirilmez ama hatunlar eve eşlerinden önce girseler iyi olur. Yemek hazırlansa. Masa kurulma aşamasında olsa, eşiniz gelince pişen yemekleri bir iki karıştırıp, " Bak nasıl da seviyorum seni. Nasıl da yardım ediyorum. " dese daha da iyi olur.

Benim eşim yardım eder bana gerçekten kendince. Ama evimize taşındığımız iki yılı aştı, hala bir su bardağı almak için tüm mutfak dolaplarının kapağını açar kapar. Bu kadar yardımcı yani...

Neyse, konuyu fazla dağıtmayalım ve eşlere de fazla sataşmayalım da sadete gelelim...

Dün sabahtan sürücü kursu sınavı var okulumuzda ve kar yağmaya başlıyor. Eh haberlerde de tipi, buzlanma, -15 derece hissedilen soğuklardan bahsediliyor. Ben biraz telaşlanıyorum. Nasıl gidip gelinecek?

Konsere beraber gideceğim arkadaşım da öğretmen, aynı zamanda da komşum. Telefonla konuşuyoruz birkaç defa ve evde bir kahve içimi kadar. Onun eşi arıyor kahve faslında. " Yol çok iyi değil. Gitmeyin isterseniz. "

Benim eşim gülüyor bıyık altı, " Bizi ekarte edip program yaparsanız böyle olur işte."

Kararlıyız biz. Ama korkak da aynı zamanda. Onda araba var. Ben de araba var. Arabalardan biriyle gidip gelemiyoruz. Geçen kar yağışında ben bir kayma olayı yaşadım, ödüm patlıyor. Aman minübüsle gidelim. Akşam çıkışta taksi minübüs, döneriz bir şekilde, diyerek bir sonuca bağlıyoruz olayı.

Akşam yemeği sonrası, saat sekiz civarı, kalın kalın giyiniyorum. Çıkacağız. Eşim tutturuyor "sizi ben en azından minibüs yoluna bırakayım. Bu saatte, karda yürümeyin yollarda. " ( Yanlış anlaşılmasın. Yürüme mesafemiz en fazla on dakika )

" Yok, telaşlanma biz gideriz " falan nafile. İniyoruz arabaya kuzu kuzu. Telefonum çalıyor. Annem;

_ Sizi talihsiz bedeviler sizi. Hadi iyi eğlenin. Takmayın kafanıza kar, tipi...

Minübüs yolunda bir başka arkadaşımızla buluşuyoruz. Minibüste bir gülme krizi...

Onun oğlu küçük. " Anne , gitme ... " Ağlamış bir dolu. Eşi, " ya ben nasıl sustururum oğlanı ? " krizinde...

Salonda bizi dört arkadaşımız daha bekliyor. Soğuk, hava şartları kötü, evde eşler çocuklar var ama hepimiz üşüyen gülümsemeler içerisindeyiz.

Evli, çocuklu, hava muhalefetine rağmen ordayız ya, kendimizle dalga geçerek yerimizi bulup oturuyoruz...

Konser süper. Funda Arar süper. Salon oldukça dolu. ( Hani gelemeyenler az. ) Aşk şarkıları konseptiyle Funda Arar sahnede. Yanında Emre Karayel var. Bu bana büyük sürpriz çünkü kendisini çok severim bir oyuncu olarak.

Emre Karayel, şarkıları birbirine bağlayan, konsepte uygun, Burcu Tatlıses tarafından yazılmış yazılar okuyor, küçük skeçler oynuyor Funda Arar'la. Aşk kadınlara nasıl dokunuyor, kadınların yaklaşımı ne? Bu konu sahnede tartışılıyor...

Şarkılar çok güzel yorumlanıyor. Zaman nasıl geçiyor farkına bile varmıyoruz. Ayrıca konserin ikinci yarısında, sahnede bir sürpriz yaşanıyor. Seyircilerden bir genç sevgilisine evlenme teklif ediyor, elinde bir tek taş ve dizlerinin üzerinde. Ey aşk nelere kadirsin diyorum ben de yüzümde oldukça büyük bir gülümsemeyle.

Konser sonunda mutlu mesut, atlıyoruz bir taksiye. Yol fena değil. Saat bir civarı evdeyiz. Kar yağıyor ince ince, her yer bembeyaz.

Bahçede biraz kartopu oynuyoruz eve girmeden. İyi geceler diliyoruz birbirimize arkadaşımla. Sonra eve giriyorum. Kızım uyumuş, eşim uyuklayarak bekliyor.

"Canım, " diyor " iyi geçmiştir inşallah. "

Ne yalan söyleyeyim çok çok güzeldi. Biraz talihsiz bedevi gibi hissederek başlayan bir aktiviteydi ama sonu gayet iyi geldi...

 
Toplam blog
: 33
: 777
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

71 İstanbul doğumluyum. Öğretmenim. Şarkıdaki gibi, " bi' kızım var ve evliyim."..