Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

GAMZE SAĞIROĞLU Kendini Bil Farkındalığına Aracı

http://blog.milliyet.com.tr/gamzesagiroglu

16 Nisan '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Bir gün yolumu değiştirmem gerekirse

Bir gün yolumu değiştirmem gerekirse
 

Birgün yolumu değiştirmem gerekirse


Yaşam yolculuğunun belki de en büyük sınavlarından biri kabul etmek.. . İnsanoğlunun en büyük sınavı benim için... Bu öyle bir sınav ki en buyuk değişime götüren ve en çok zorlayan kısım...
Kabul etmek çoğu kez onaylamakla karıştırılıyor. Oysa pek ilgisi yok. Kabul onaylamak değil. Mevcut durumun ne oldugunun nelerin yaşandığının, bir insanın bakış açısının veya birinin kararının varlığını, o anda var olduğunu algılayabilmek ve saygı duymak...

Saygı duymak ise yaşamın, bizim hayat akışımızda karşımıza çıkardığı her ne ise şu an olması gerektiği gibi olduğunun bilincine varmak... Olmuş olana, bizden farklı düşünen bir insana, çok istesek de birilerinin özgür iradesine bağlı olan, ancak bir türlü olmayan isteklerimiz için kızgınlığımızı, öfkemizi, isyanımızı bir bağımlılık haline getirmek, gece gördüğümüz bir rüyayı uyandığımızda değiştirmek için beyhude bir çaba göstermekle eş değer gibi geliyor bana... Bu, büyük değişim sürecinin bana hediye ettiği en büyük öğretidir. Yaşam enerjimi gereksiz yere harcamaktan, kirletmekten başka hiçbir faydası olmadı geçmişte bana... Hiç kimseyi ve hiçbir olmuş durumu değiştirmedim.

En çok da ulaşmak istediğim, sahip olmak istediğim şeyler için yaşam hayır dediğinde geldi bana büyük tokatlar ... Çünkü hep başarmaya, ne istersem alırım hırsına bağlandığımda bunların olmamasının bana hazırlanan harika fırsatları getirmekte olduğunu sonradan anladım. Oysa o zaman elde edemediğim için gösterdiğim isyan ve başarısızlığı red etme duygusu, bütün yaratıcılık enerjimi yok ediyordu ve ben bunun farkında olsam bile hala istediğimi alamamanın huysuzluğu içindeydim. Son bir kaç yılda yaşadıklarım değişimime öylesine büyük bir hizmet etti ki içimde, kabul etmeye karşı gösterdiğim direnci neredeyse yok denecek kadar azalttı. Bu farklı bir rahatlığa dönüşse de derinlerde kalan küçük parçalar ise kabul noktasına geldiğimde harekete geçip seçim hakkımı kullanmayı öğretti bana...

İnsan bazen kalbinden gelenlere dur diyemiyor... Hele bizler gibi kalbinin sesini dinlemeye pek alışkın olanlar... Hayali gerçeğe çeviren, imkansızı mümküne dönüştüren, sevgi dolu kalbin sesi... Gerçekten kalbinin sesini dinlemek bu değil miş artık bunu anlıyorum. Bunlar var elbet evet bir de şu var; kendimi bulunduğum anda ne yaparsam yapayım koşulsuz kabul etmek, yaşam rüyasından geçerken huzurla, keyifle geçmesini istesem de dönüşüm zamanı gelmemiş, bununla birlikte dönüşmesi için, koşulsuzca, karşılıksız olarak kendimi, kalbimi ortaya koyduğum kişilerin, durumların kendi çabamla değişmeyeceğinin idrakine varmak ... Çünkü uyanışın zamanı herkes için farklı... Bana bu öğretileri, hayatıma bir şekilde girerek ve beni en narin ve naif kalp sesimden vurarak getirenlerin kozadan çıkmak için zamanı var. Neden sorusunu sormanın pek anlamı yok dostlar, çünkü neden sorusunun cevabı basit ve bunu öğrenmemiz için defalarca yaşıyoruz aynı şeyleri ; özümden gelen dinliği realitenin getirdiği her koşulda koruyabilmek... Zıtlıkları kabule geçmek ... Karanlık ve ışığın aynı anda içimde oluğunu bilerek olayların bende aksettiren etkisini acı yada tatlı yaşamak, akıtmak içimden geçirmek .... Ardından bir seçim hakkı kullanmak ... Gerektiğinde Yolumu değiştirmek ... Çünkü kabulün son aşaması bu ... insan olmanın seçim hakkını kullanamıyorsam henüz koşulsuz kabul, teslimiyet aşamasına gelmedim demektir. Bunun anlamı da basit ... içimde sonsuz özgürlüğü temsil eden yaratılış şifremi halen bir illizyondan ibaret olan korkularıma boyun eğerek kirletmekte yaşamdan kendimi ayrı görmekteyim demek...

Bundan sonra çıktığım yolda kimseyi bana eşlik etmesi için zorlayamam, hatta eşlik etmeyene de kızamam... Bilirim ki ilahi güç benim için en iyisini planlıyor ve bu aşamalar bu planın bir parçası... Eşlik etmeyene esir de olamam ... bu çok değerli olan yaşamla mücadele etmek anlamına geliyor. Ben ise barışmayı seçiyorum. Bir karar verebilirim. Bu karar bir niyettir... Dingin, sakin, sevgi dolu bir niyet... İçimde hem bu niyeti kabul etme kabiliyeti vardır hem de günü geldiğinde olan bitene bakıp yeniden karar alabilme özgürlüğü... Ve ilginç olan şudur ki beni daha önce sıkıca tutan, sanki kaybedersem dünya duracakmış gibi hissettiren o durumlara sadece gülümseyerek, derin bir dinginlikle bakıyorum. Sakin ve sessiz... İşte bu, bana bugünü bu anı yaşamam için gönderilmiş o zorlu sınavı belki de geçtiğimin işareti ... Bu yüzden artık istediğim gibi olmayacak olmasını kabul edebiliyorum. Kızgınlığımı, öfkemi, telaşımı akıttım... Geriye kalan yumuşacık, narin, sevgi ile yıkanmış bir hal... Neyin belirli bir kimlikle, belirli bir kişiyle, belirli bir yerde olması çok da önemli değil... Önemli olan istediğimin en doğru kişiyle, en doğru zamanda, en doğru yerde olması... Sanırım şifre de işte burada... Çünkü yaşam siz niyet edip, elinizden geleni yapıp, ısrarlı olmayınca mükemmel eşlemeyi yapıyor... Ve sizi üzen ve üzme potansiyeli olan insanlar, belki de başka bir yerde başka insanları mutlu etmek için sizin yanınızda olamıyor... Onlar bizimle olamıyor ise bizim yolumuz devam eder ve yanımızda bizimle olan, hayatı paylaşmak isteyenlerle yeni olasılıklara açarız kendimizi... İşte bu, başlangıç, bitiş ve başlangıç döngüsünü yani yaşamı kabul etmektir.

 Sevgilerimle,
 Gamze Sağıroğlu

 
Toplam blog
: 6
: 275
Kayıt tarihi
: 09.03.13
 
 

Kendini Bil Farkındalığı, Bilinçli Rüya çalışmaları , Kurumsal eğitimler Kadının ince çizgileri v..