Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Bir harç olmak

Hayatta, insan, her konuda başarılı olamaz. Yani yetenekler kişiden kişiye farklı farklıdır. Hatta eksiklikler ve kusurlar da… Herkesin yatkın olduğu, kolayca becerebileceği işler ve konular varken başkalarına kıyasla zorlandığı beceremediği alanlar da vardır. Hem meslek hayatında hem özel dünyasında… Örneğin bendeniz teknoloji özürlü bir vatandaş olarak evin ufak tefek işlerini bile becermekte zorlanırım. Yani ne mekaniğe ne elektroniğe hiç yatkınlığım yoktur. Onun için şimdilerde orta eğitimde başlıyorlar sözelci ve sayısalcı diye ayırmaya. Haklılar. Herkesin beyni farklı yeteneklere sahip…
İnsanlar arasındaki bu yetenek farklılıkları en başta hem meslek seçimine hem de mesleki başarıya yansıyor. Örneğin kendi kişisel özelliklerine uygun düşmeyen işe girenlerin, girdiği meslekte bocalaması kaçınılmaz oluyor. Hal böyle olunca insanların kaçta kaçı severek, isteyerek, seçerek yeteneğine uygun mesleklerde bulunmaktadır diye sorgulasak ve bir araştırma konusu olsa bu oran herhalde oldukça düşük çıkmaya aday.
Yurdumuzda, insanların belli mesleklere girmeleri, bulunduğu çevre faktöründen tutun da pek çok değişkenlere ve hatta tesadüflere tabidir. Yani pek azı yeteneğine ve isteğine uygun iş ortamını yakalayabilmektedir. Bu yüzden mesleklerine istemeye istemeye, hani geçim kaygısıyla, girmiş insanların sayısı hiç de azımsanmayacak kadar çoktur. Bunun sonucu olarak da kaç insan işine duygusal emeğini katarak yapmaktadır acaba? Duygusal emekten yoksun hizmetlerin hayrı ne kadar olur dersiniz?
İnsan yeteneklerindeki farklılıkların bence dahası var. Diğer farklılıklar ise daha çok kişiliklerle ve kişisel özelliklerle ilgili farlılıklar. Ama bu özellikler bütünü kişinin yaşamını çerçeveliyor. Hem meslek hem de özel yaşamını… Onu biçimlendiriyor, koşullandırıyor. Hem kendi hem de etrafıyla ilgili işaretler taşıyor…
Örneğin kimi “sevme” özürlü.. Yani ne başkalarını mutlu etmeyi biliyor, ne değer biliyor, ne de sevmeyi... Kimi tam tersi. Dost canlısı ve herkesi mıknatıs gibi çekiyor…
Kimi bilgi özürlü yani bilgilenmeden ahkam kesmeye bayılan çok… Araştırma, öğrenme ve merak duygusu gelişmemiş pek çok insan var çevremizde… Kimi bilgiye susamış bir takvim yaprağındaki o bilgi kırıntısını bile yabana atmayan… Kimi en ufak zoru görünce sapıtan ve başkalarını aldatmaya yatkın. Kimi en büyük acılarla karşılaşsa bile şaşmaz doğrudan…
Bazen her konuda başarılı insan tipleri görür, hayranlık, belki de kıskançlık duyarsınız… Oysa bir de bakmışsınız gözünüz boyanmış sadece. Kendi zafiyetlerinizle o göz boyayıcılarına baktığınızdan… Gün gelir sabun köpüğü gibi o allı pullu görüntüler yok oluverir. Neydi sizin hayranlığınız? Neyeydi anlayamazsınız, çözemezsiniz…
Bence insan yeteneklerindeki farklılıklar bu kadarla da kalmaz… Kimi insan bir saniye bile beklemeye tahammül edemezken kimi ömür boyu beklemeyi bilir. Kimi gelmeyeceğini bilse bile bıkmaz “Godo”yu beklemekten… Kimi damıtır arılar gibi aldıklarını bal yapmak için hayattan.
Kimi insan vericidir, hatta bir de bakmış elde avuçta bir şey yok… Bundan gocunmaz da… Ama kiminin malına mülküne ve “benim” dediği herhangi bir şeye toz konsa kıyameti koparır. Bir kefenle giderken o tutsaklıklarını da beraberinde götüreceğini sanır… Onun için sahiplendiklerini korumak adına başkalarına her zulmü yapmayı kendine hak görür. Kimi karıncayı bile incitmekten kaçınırken…
Bu manzaraya daha pek çok insan manzarası eklemek mümkün… Görüyorsunuz işte insanlar ne kadar farklı farklı özelliklere sahip.
İşte işbirliği de, insanların farklı özelliklerinin farkında olmak ve kişileri yerli yerinde değerlendirmekle olur. Bu yaklaşımıyla, gerek iş dünyasında veya gerekse özel hayatında, ufak ya da büyük, lezzet çıkarmayı başaranlara ben hep özel bir saygı duyarım…. Bir harç olmak kolay mı?... 

 
Toplam blog
: 82
: 1046
Kayıt tarihi
: 24.05.11
 
 

TED Ankara Koleji ve ODTÜ Kamu Yönetimi mezunuyum. Asıl mesleğim bankacılık. Çeşitli kuruluşlarda..