Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '07

 
Kategori
Felsefe
 

Bir nostalji yazısı "Acrepolis adieu adieu la mour"

Bir nostalji yazısı "Acrepolis adieu adieu la mour"
 

resim mi.. hiiiç bi güzellik işte... bööle de yatılmaz i diyecek halim yok ya..


Acrepolis adieu adieu la mour

O titreyen sesin ifade ettiği özlemin, çığlığın, içtenliğin etkisiyle
Ayrılıkların hüznünü ruhumda yaşayarak,
Bir kere daha dinliyorum “Acrepolıs adieu adieu la mour”u…
Anmadan edemeyeceğim,
Nilüfer de “Ağlıyorum yine…” derken, aynı etkiyi yaşatırdı....
“Zaman olur hayali cihan değer” derler.
Her halde benimkisi “…. …. câna değer” türünden olsa gerek.

Kaç yıl oldu. Ne “Mireille” kalmıştır, ne de o zaman ki “ben”.
Belki de her şey değişti.
Değişmeyen tek şey… duygular….
Sanki hala o çocukluk günlerimdeyim…
Halbuki ne köprüler kaldı,
Ne de o köprülerin altından akmamış sular….

Gel de anlat, deli gönül bir de bunun farkında olsa da,
Ben de yaşımın adamı olsam..
Hoş bu yaştakiler nasıl olur diye de bir fikrim yok, ama olsun…

Her halde ben ilk değilimdir bu meyhanede sabahlayan…
Gecesini gündüzüne,
Baharını son baharına karıştıran…
Öyle olsaydı nasıl söylerdi,
Kibarlaşmayla etkilemeye çalıştığı “baharın goncasına”,
“… bir bahar akşamı rastladığını…”.

İşin garibi bunları söyleyenin, “kaportanın” vahim durumunu,
“Karbüratörün” hassasiyetiyle örtbas etmeye çalışıyor olması.

Tanrım, niçin birisi yıpranırken,
Öbürü tam tersi…
Niçin tütmek için çırpınır,
Viranlaşan hanedeki ocak…

Neyse, durumdan memnun olmasaydım bunları yazmazdım.
Hala adieu Acropolis’ten etkileniyor muyum?
Yoksa duyduğum heyecan,
Sadece “geçmişte kalan bahara” olan özlem mi?.
Ya da, daha da beteri,
Bir daha yaşanmayacağı ümitsizliğinin verdiği korku mu?.

O da ne? Atı alan kim?…
Üsküdar gerçekten geride mi kaldı?..
Yoksa “hadi canım, küreselleşiyoruz, geride kalan yok.
Ne kadar ileri gidersen, tur atacağına göre Üsküdar’a o kadar yaklaşırsın”
tesellisi mi?...
Yani devam mı?!!!!.

Neyse, bir şarkının yaşattığı nostalji nedeniyle ayıplanan olmamış daha.
Ben de zaten hayatımda hiçbir şeyde birinci olmadım ki, bunda olayım.
Çalamadım, söyleyemedim, besteleyemedim….
Haksızlık etmeyeyim.
İyi dinledim, iyi duygulandım,...
Gerçekten hakkını verdim
Hem kulaklarımın hem ruhumun…

Gerektiğinde tüylerini yoldum,
Ürpermedi diye tenimin…
Her zaman ayırdında oldum
“Ney” sesiyle “ıslık” sesinin…
Kusur etmedim hakkını vermekte
Yazanın, çalanın, söyleyenin.
Titreyen ruhumun ezginliği,
Şahidi oldu hep sözlerimin.

Ama bir eksiklik var…
Üstat ne demiş “... içtik bu nadir içkiyi yıllarca, kanmadık”...
Bu iş böyle oluyormuş.
Kim doymuş ki bu zevke..  "tek bir ömürle", ben doyayım.

Aslında işin gerçeği, galiba duyguların kaybedilmesi korkusunda.
Düşünsene, yine Mireille “adieu” diyor ve sen ürpermiyorsun.
Üstadın kanamadığı "nadir içki"si de umurunda değil…
Hatta gına gelmiş…
Bir de bakıyorsun ki hazanın sararan yapraklarından
Romantizmi çoktan çıkarmışın…
Geriye kalan mı?..
Farkı yok, kefene atılan kara topraktan.

İhtiyarladık mı ne?
Yoksa öldük mü?
Her halde ikisi arasındaki fark sadece nefes almaktan ibaret olsa gerek.
O da rahat olacaksa mesele yok.

Neyse… En iyisi ben bir kere daha dinleyeyim
“Acrepolıs adieu adieu la mour” u…
Hala “…zaman olur hayali câna değerken”…

Sonrası mı?
O gün geldiğinde düşünürüz…
Bıktım artık her şeyi başında düşünmekten…
Şimdilik her şey yolunda.
Ohhh safam olsun...

Dinleyin:
http://www.youtube.com/watch?v=fyksnlntLJ0

 

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..