- Kategori
- Psikoloji
Bir ömüre bir an, Pollyanna kıskan!
Kim, "Ben mutluyum" diyor? Kim uzun zaman muhafaza etmeyi başarabiliyor mutluluğunu? Sahip olduğu mutluluk hangi insana yetiyor?
Sanırım bu soruların hepsi Pollyanna'da cevap buluyor. Kimdir peki Pollyanna? Nedir? Necidir? İşi-gücü mutluluk üzerine yorumlar yapmak, tüm kötülük ve olumsuzluklara, iyi-güzel ve doğruya açılan bir kapı yaratmak mıdır? Peki hangimiz Pollyanna'yız? Hangimiz bu kadar saçmalık içinde o kadar hayal olabiliyoruz? ...Ve hala nasıl mutluluğu sorgulayabiliyoruz kurguyu kavramadan önce?
Bir de şöyle düşünün: Eğer insan her koşulda mutlu olabiliyor olsaydı, daha fazlası için uğraşır mıydı? Daha fazla para, daha fazla arkadaş, daha fazla sevilmek için uğraşır mıydı? En azla yahut sahip olduğuyla yetinebilirken "daha"sı kavramı söz konusu olabilir miydi?
Mutluluk, yakaladığınızda sonsuza kadar sahip olabileceğiniz bir şey değildir.Ya siz kovaladıkça o kaçar, ya o kaçtıkça siz kovalarsınız. Yakalarsınız, yine kaçar ve siz yine düşersiniz peşine. Belki de işin zevkli kısmı, bu koşuşturmaca içinde ne kadar yorulsanız da pes etme şansınızın olmaması ve belki vakit bitip de geri dönüp baktığınızda bütün ömür uğraşın size bıraktığı mutluluğunuzun Pollyanna'yı çatlatacak nitelikte olduğunu görmenizdir.
İnanmadığım bir şeyi savunamam. Mutluluğa kucak açsanız, hatta bütün hayatınız boyunca kollarınız ardına kadar açık mutluluk için bekliyor olsanız bile, o size sarılmayabilir.
Asıl olan; mutsuzluğunuzdan bile mutlu olabilmenizdir.