Bir ruh iki beden üç aşk ( Sekizinci Bölüm )

“Sayın Başkan bir ruh bir bedene nasıl girer?”

“Korkarım kendimi bu konuda yetersiz hissediyorum”

 Başkan hım yaptı.

“Teşekkür ederim çok güzel bir soru. Öncelikle şunu söylemek isterim ki: Bedenler kibirlidir. Ruha karşı üstünlük duygusuyla hareket ederler. Oysaki ruh asildir. Bu asillik, ruhun beden içinde varoluşunu temsil eder.

Bir ruh bir bedene girecekse, bedenin kibrini göz ardı etmelidir. Bu davranış ruhu beden karşısında asla küçük düşürmez. Aksine yüceltir. Beden kibrinden dolayı ruha diz çöktürdüğünü zanneder. Aslında olay hiç de sanıldığı kadar basit değildir. Ruh bedenin bu kibirli davranışını kendi içinde sindirerek asil olma yolunda bir adım daha atmış olur.

Bilindiği gibi beden ölümlüdür. Ama aslolan ruhun ölümsüzlüğüdür ki, bu da ruhu beden karşısında yüceltir. Beden ölümlü olduğunu bildiği için kibirle devam eder hayatına. Hayatı son bulunca da çürüyüp gider. Hiçbir beden ruhu terk edemez.. Ama ruh her an için bedeni terk edip gidebilir. İşte buna fanilerin deyimiyle ölüm denir.

Ölüm bir son değil yeni bir hayatın başlangıcıdır. O yüzden eğer bir beden ruhu terk etmişse ruhu olmadığı için çok garip davranışlar sergileyebilir.

Bu kadar açıklama benim için yeterliydi, Başkan’a kalsa bu konuda bir kıyamet laf edecekti. Kibarca geri dönme isteğimi ilettim.

Başkan hay hay dedi ve beni iyi dilekleriyle uğurladı.

Aslanım ruh çağırma daire başkanlığı beni anında mezarlık kapısına gönderdiler.  Sağa bakındım sola bakındım onca arayıp taramama rağmen bizimkinin izine rastlayamadım.

Hey Allahım yarabbi nereye gitti bu beden?

Aramaktan yorulunca da başka bir konuya takıldım.