Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '18

 
Kategori
Dünya
 

Birinci Dünya Savaşı,100 Yıl Geçmesine Rağmen,Çözümsüzlük Nedeniyle Bir Şekilde Hala Devam Ediyor...

Birinci Dünya Savaşı,100 Yıl Geçmesine Rağmen,Çözümsüzlük Nedeniyle Bir Şekilde Hala Devam Ediyor...
 

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye...


ANCAK, BİR ŞEKİLDE DEVAM EDEN BU SAVAŞ, UYGULANAN "TAKTİK VE STRATEJİ" VE "KULLANILAN PERSONEL",  "HARP SİLAH, ARAÇ VE GEREÇLERİ"  BAKIMINDAN 100 YIL ÖNCEKİNDEN ÇOK FARKLIDIR...

Buna "ASİMETRİK"; yani, "simetrik olmayan-bir anlamda düzensiz" ya da Türkçeleştirilmiş adı ile "Bakışımsız Savaş" diyorlar...(x).

*

Önce, Birinci Dünya Savaşı'nı biraz hatırlayalım...

 

S A V A Ş  N A S I L  B A Ş L A D I...

Savaş'ın yakın öncesinde, Balkanlardaki Alman-Slav uyuşmazlığı; Üçlü İttifak(Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya) ve Üçlü İtilaf(Fransa, Büyük Britanya, Rusya) Blokları tarafından sürdürülen silahlanma yarışı; Avrupa'da Balkan Savaşları(1912-13) ertesine "bir kıvılcımın" silahlı çatışmaya dönüşebileceği bir gerginlik ortamı yaratmıştı...

Bu "kıvılcım", 28 Haziran 1914'te, Saraybosna'da, Avusturya Veliahtı Arşidük Franz Ferdinant'ın bir Boşnak öğrenci tarafından öldürülmesi ile çakılmış oldu. Bağımsızlığını ilan eden İtalya hariç, "İttifak" ve "İtilaf" grupları savaşa tutuştular...

*

T Ü R K İ Y E  S A V A Ş A  G İ R İ Y O R...

Saraybosna'da çakılan bu "kıvılcım", Türkiye'nin/Osmanlı Devleti'nin, bir şekilde savaşa dahil olması ile Türkiye'nin de içinde yer aldığı "Yakındoğu" ya da "Ortadoğu"da da "alevlendi".

Bu sıralarda, Almanya ile gizli bir "ittifak antlaşması" imzalayan Türkiye, hem "tarafsızlığını"  hem de "seferbeliğini" ilan etti(1).

- Ancak, Türkiye'nin bu "tarafsızlığı" uzun sürmedi... İngiliz donanmasının önünden kaçan iki Alman savaş gemisinin (Goeben ve Breslau), Çanakkale Boğazı'ndan geçerek  Marmara'ya girmesi, Türkiye'nin de savaşa girmesine neden oldu. Çünkü, Osmanlı Hükümeti, bu gemileri satın alarak (Yavuz ve Midilli adı ile) donanmasına dahil etmesi İtilaf Devletleri tarafından tepkiyle karşılandı.

- Buna rağmen, İngiltere, "savaşta tarafsız kalması" koşulu ile, Türkiye'nin bütünlük ve bağımsızlığının korunacağı, kapitülasyonların kaldırılacağını ve parasal yardımda bulunulacağı konularında güvence verdiyse de, Osmanlı Hükümeti bu önerileri geri çevirdi...

- Osmanlı Hükümeti, bu kadarla da kalmadı, üstüne üstlük, donanmanı başına Alman Amirali Souchon'u getirdi... Bu Alman Amirali, Almanya'nın yanında savaşmak için adeta can atan Enver Paşa'dan aldığı yazılı emirle, isimleri değiştirilmiş bu iki savaş gemisinin de yer aldığı Osmanlı Donanması ile Karadeniz'e çıkarak bazı Rus gemilerini batırdı ve bazı Rus limanlarını bombaladı...

- Osmanlı Hükümeti'nde siyasi bunalıma neden olan bu durum, Enver Paşa'ya söz geçirememek yüzünden kabullenilmiş oldu.. Rusya da, bunun üzerine 2 Kasım 1914'te Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti...Osmanlı Padişahı da, tüm dünya Müslümanlarının Halifesi  olarak "cihat" ilan etti... Ne işe yaradıysa?...

- Osmanlı'nın savaşa girmesinin yarattığı sorunların başında, yukarıda da değindiğim gibi, Birinci Dünya Savaşı'nı başlatan "kıvılcımın", Osmanlı Devleti'nin egemen olduğu Ortadoğu ya da Yakındoğu bölgesine de sıçramasına ve alevlenmesine neden olması gelmektedir...

*

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDA "BİZ YENİLMEDİK, MÜTTEFİKLERİMİZ YENİLDİ; BİZ DE YENİK SAYILDIK" YANLIŞI...

"Bu savaşta biz yenilmedik; müttefiklerimiz yenildiği için biz de yenik sayıldık" tezini, topluma empoze ederek konuyu, Birinci Dünya Savaşın'dan "Çanakkale Muharebesi"e indirgemeye çalışan kimilerinin, bu savaşta kaybedilen diğer Osmanlı topraklarını önemsizleştiren bir yaklaşım içine girdiklerini göz ardı etmemek gerekir...

Buna rağmen, Yeni Türkiye'nin de, Birinci Dünya Savaşı'nın bir ürünü olduğunu kabul etmek gerekir. Türkiye, başlattığı Milli Mücadele ile, bu savaş bölgesinde, sınırları, savaşın galipleri tarafından çizilen ve "mandat" idaresi altına yerleştirilen devletlerden farklı bir durum yaratmış(2) ve biraz zor olmasına rağmen Türkiye, onlardan farklı devlet yönetimine kavuşmuştur...

Ama, bir de şu var;  bilerek ya da bilmeyerek, Birinci Dünya Savaşını, "Çanakkale Muharebesi"ne ve de "Kurtuluş Savaşı'na" indirgemek, ayrıntılarına fazlaca inilmemesine neden olduğu için  Türkiye'nin, bu savaştan yeteri kadar ders almasına engel olmuştur.

*

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE, KLASİK SAVAŞIN YERİNİ ASİMETRİK/BAKIŞIMSIZ SAVAŞ ALMIŞTIR...

Birinci Dünya Savaşı'nın ve hemen arkasından-21 yıl gibi kısa bir zaman sonra- gelen İkinci Dünya Savaşı(1939-1945),  "harp-silah, araç ve gereçleri" ile "bunları kullanan kişiler" ve bu savaşlarda uygulanan  "taktik" ve "stratejiler", yalnızca, bu konularda geliştirici yenileşmenin dışında, birbirinden farklı değildir...

 - Ancak, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan "soğuk savaş" dönemi, "önceki iki dünya savaşından" çok farklıydı... Gelişen, harp-silah, araç ve gereçleri, ülkeler arasında ancak bir tehdit unsuru olarak "caydırıcılık"  görevini  fazlasıyla yerine getiriyorlardı... Ama, Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasının nedeni gibi olanlar bir "savaş nedeni" olmaktan çok uzak kalıyorlardı...

- O günlerden bugüne, ülkeler arasındaki siyasal ilişkilerin gerilmesi de hemen savaşa başvurulmasını gerektirmiyor... Artık, ülkeler arasındaki büyük savaşlar tarihe karışmış gibidir. Ülkelere arasındaki bir anlaşmazlık aşırı boyutlara ulaşsa da, bu anlaşmazlıkların çözümü için düzenli orduların kullanıldığı bir savaşa dönüşmesi imkansız gibi görünmektedir. Günümüzde, bunun örneklerini sıklıkla yaşıyoruz.. Yakın bir zaman öncesinde yaşanan "ABD ve Kuzey Kore" Krizi" gibi...

Bu nedenle, bu gibi anlaşmazlıkların, ideolojik olsun ya da olmasın, giderek çoğalan ve taşeron olarak kullanılan "bölgesel ayaklanmalar ve terör örgütleri marifetiyle çözümlenmesi" tercih edilmektedir. Örneğin ABD'nin, 1980'li yıllardan bu yana, Türkiye'de bir Kürt Devleti kurmak için(Kuzey Kürdistan) PKK'ya; şimdi de güneyimizde(Fırat'ın doğusunda ve batısında) kurmaya çalıştığı (Güney Kürdistan) için, PKK'nın bir uzantısı olan PYD/YPG'ye aynı şekilde destek vermesi bu nedenledir...

Bu arada şunu da ilave etmem gerekir ki, daha başlangıçta, Fırat'ın doğusunda ve batısında etkinlik gösteren DEAŞ da, PYD/YPG gibi bir ABD projesidir... Bana göre ABD, DEAŞ ile savaşmıyor; "savaşıyor gibi yapıyor"...

CNN.TURK'ün, geçen yıl (7 Eylül 2017) verdiği bir haberde, ABD Hava Kuvvetleri'nin, Suriye'nin Deyrizor kentinde bulunan terör örgütü DEAŞ'ın bazı komutanlarını bölgeden tahliye ettiğini yazdı; 16 Kasım 2018'de de, Suriye'nin haber ajansı, SANA'nın bir haberine dayanan Sabah gazetesi de, ABD öncülüğündeki koalisyona ait gizemli helikopterlerin DEAŞ elebaşlarını, Irak sınırına yakın bir köye taşıdığını yazdı...

Afrika'nın kuzeyinden Yakındoğu'ya ve özellikle de Fırat'ın doğusuna ve batısına aktarılan "Arap Baharı hareketlikleri" de, "Asimetrik/Bakışımsız Savaşa" en uygun örnektir..

*

S O N U Ç...

Bana göre, Asimetrik savaşın içeriğinde ve uygulama yönteminde "kalleşlik" vardır... Bu yüzden Türkiye savaşın bu türüne "tenezzül" ve de "tevessül" etmemektedir; ama onunla savaşmaktadır...

PKK, PYD/YPG, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleri , Türkiye'ye karşı bu tür savaşı, kendilerini taşeron olarak kullanan kimi devletlerinin isteği doğrultusunda para ve benzeri çıkarlar karşılığında yapmaktadırlar...

Bu terör örgütlerine, yine siyasi çıkarları için destek veren kimi kişi ve grupların da, bana göre, "kalleşlik sınırları" zaman zaman onlarınkilerle çakışmaktadır...

Ancak, özellikle belirtmeliyim ki, "Milis" adı ile bilinen ve "savaş sırasında orduya yardımcı olarak toplanan halk güçlerini", bu taşeron terör örgütleri ile benzeştirmemek gerekir..

 

cdenizkent

 

  • ---------------------- :
  • (x) Bakışım:  "Bir bütünün öğelerinden düzenli ve dengeli yerleşmesinden ortaya çıkan uyumlu görünüm"... Eş anlamı, "simetri"...Bakışımlı: Simetrik...Bakışımsız: Asimetrik(Büyük Larousse, Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt-3), Milliyet Yayını...NOT: Sözcük, askerliğe aktarılırsa, "düzenli" ve "düzensiz" ordu ya da birlik anlamında kullanılabilir...
  •  (1) Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt-7
  • (2) M. Şükrü Hanioğlu, "Unuttuğumuz Savaş", Sabah Gazetesi, 18 Kasım 2018
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..