Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '18

 
Kategori
Blog
 

Biz İnsanlar

Biz İnsanlar
 

... bir şeyler düzeliyor... bir şeyler kanamayı sürdürüyor.


Önceden yazdığım blog siteleri bir bir çöküp silinince Milliyet Blog’da, bu sağlam zeminde yazmayı tercih ettim. İyi de yaptım.

Ve bu temiz sayfayı “Biz İnsanlar” temasıyla açtım.

Her şeyin eninde sonunda gelip insana dayandığını düşünerek seçtim bu temayı.

Sevinçlerimizin ve acılarımızın çoğunun kaynağının insanlar olduğunu düşünerek ve çözümlerin yine insanlardan gelebileceğini bilerek “Biz İnsanlar” dedim.

Uygarlık dediğimiz her şeyin mimarının da; tarihin içinde tozlanmaya bırakılmış sayısız yıkım ve katliamların da, günümüzdeki insanlık dışı kimi sömürü düzenlerinin de sorumlusunun insanlar olduğunu bilerek yazdım her ne yazdıysam.

Evrenin temel yasalarından olan zıtlık yasasının karanlık yanının giderek ağırlaştığı çağdaş süreçlerde, aydınlık yanında durmanın anlamlı olacağı fikrinden hareketle kendi sınırlı olanaklarımla daha ışıklı bir dünyaya katkıda bulunma arzusuyla başladım. 

Yazılarımla ve şiirlerimle, basit ya da karmaşık kimi gölgeli ve karanlık durumların küçük dokunuşlarla netleştirilmesine ve hem sorunların hem de çözümlerin görünür hale gelmesine katkıda bulunmaya ve bu anlamda karınca kararınca da olsa, ulaşabildiğim akıllara ve yüreklere yapıcı izler bırakmaya niyetlenmiş olarak çıktım yola.

Aslında bu fikirler, inançlar, eğilimler bende zaten vardı. Yaşamım boyunca bu dünyaya ve insana dair görüp, işitip, öğrenip yaşadıklarımı süzüp birtakım sonuçlara ulaşmış durumdaydım.  Sadece yazdım ve yayınladım.

İnsana değen konuları bazen nesir, bazen şiir  olarak kaleme aldım.

Ben bu bakış açısıyla o yazılara, şiirlere yoğunlaşmışken yeryüzündeki pek çok insanın ve dünyanın her yerindeki pek çok yetkilinin kendi özgün ve bağımsız fikirleriyle hareket etmediklerini; güç odaklarınca kullanılıp yönlendirildiklerini, kimi çıkar hesaplarıyla ya da başka yıkıcı hesaplarla dünyaya ve insanlara zarar verdiklerini biliyordum.

O güç odaklarının dünyamızdaki insan başta olmak üzere bütün canlı - cansız yapılar ile düzenlere zarar vererek güç bulduklarını; bu süreçte çeşitli çıkarlar sağlayarak ya da başka araçlar kullanarak o zarar gören kesimlerden insanları da emellerine alet ettiklerini görüyordum. Ayrıca en son teknolojileri ve buluşları yıkım aracı haline getirdiklerini ve gizli kapaklı ilişkileri sonuna kadar, her türlü kullandıklarını da biliyordum. 

Biraz düşünen hangi insan bunları bilmez ki!

Üzerinde yaşamakta olduğumuz yerküre bugün de dün olduğu gibi sayısız aç, sefil, hastalıklı, vatansız, suya, ekmeğe ulaşamayan, kafasına bombalar yağarken karşı çıkamayan, ömürleri acı çekmekle geçen insanlarla dolu.

Büyük kalabalıklar şu ya da bu şekilde sefaleti, acıları yaşarken sınırlı sayıda insan her türlü nimete fazlasıyla erişebiliyor, çılgınca tüketiyor; kendi abartılı lüks yaşamlarını sürdürebilmek için en sert koruma önlemlerini alıyor. Bu kesimin bir kısmı her türlü sömürü aracını sonuna kadar insanların kanına, canına bulaştırıp duruyor. Onlar kimi ülkelerde darbeler yaptırıp yönetimler üzerinde söz sahibi oluyorlar.

İşgal edilen, kontrol altına alınan ülkelerin kaynakları çalınıp götürülürken o ülkelerin insanları sefaletle baş başa bırakılıyor.

Ürettikleri tütünden elde edilen sigaraları, çeşitli sağlıksız başka ürünleri büyük ölçüde gelişmekte olan ülkelere satan güçler o ülke halklarının canlarından ve mallarından çıkarıp kazandıkları ile daha rahat yaşamlar sürüyor. Yetmiyor bu ülkeler ile uzantıları Afganistan gibi ülkeler yerel halkların uyuşturucu ile zehirlenmesinde de rol alıyor.

Dünyanın ağaları da, köleleri de apaçık gözler önünde duruyor.  Acı çekenleri de, ayakları yere değmeyenleri de belli sınırlar içinde de olsa her gün ekranlara taşınıp duruyor.

Görünenlerin bir de görünmeyenleri var.

Bir şeyler yürüyor, bir şeyler düzeliyor, bir şeyler bozuluyor, bir şeyler kanamayı sürdürüyor.

Bütün bunların farkında olmayan çok insan var. Büyük kalabalıklar bunları kanıksamış, kabullenmiş durumda.  Sayısız insan da gündelik yaşam kavgasını verirken bunları aklına bile getiremiyor.

Çoğumuz kendi dünya maceramızı yaşarken buradaki ömrümüzün sınırlı olduğunu da aklımıza getirmiyoruz.

Zaten yanlışların çoğunun nedeni de bu akıl tutulması oluyor.

Sonuçta tüm yukarıda sayılanlar da, sayısız başlıklar altında bekleyen daha fazlası da aklıma, yüreğime dokundukça yazmak kaçınılmaz hale geliyor.

İçinde bulunduğumuz evren dikkate alındığında  “Biz İnsanlar” konusu sınırlı bir çerçeve içinde kalsa da, beni ciddi anlamda meşgul etmeyi sürdürüyor. 

Her şeyi, kimi karanlık noktalar görünür olsun diye yapıyorum,duyarlılıkları olan diğer herkesle birlikte yapıyoruz.

Yaptığımız her şey bütün bu yanlışlardan habersiz kimi vicdanlar sınırlı seslerimizle bir kez daha uyarıp kımıldatabilir miyiz umudunu taşıyor.

Biz insanlar güzelleşelim ve evimiz olan dünya güzelleşsin diye geçiyoruz masa başına.

Yazmadan edemiyorum, yazmadan edemiyoruz.

 

14.06.2018

12:58

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..