Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '11

 
Kategori
Mizah
 

Biz Türklerin kafa çok yahşi!

Biz Türklerin kafa çok yahşi!
 

İnternet


Deniz kenarlarında yirmi beş kuruşa hedef olarak havalı tüfek ile saçma attırılan bir üfürmelik balonlar var ya; nerde nasıl kim tarafından patlatılacakları bilinmez! Bazen havadan olsa gerek kendiliğinden “Pat” diye, patlayıverirler! Dikkatli olmak lazım birileri iftira atmaya bayılır “Sen patlattın bu balonu” deyiverirler. Neme lazım! İşin yoksa parasını öde, anlamaz ki elin adamı; “onun patlayacağı varmış, havadan sudan çalkantıdan, farklılıktan” desen de inandıramazsın. 

Hani insan bir şey demeye de sıkılıyor kardeşim. Maşallah son günlerde Türkçemizi öyle bir hale getirdiler ki, nereye çekersen çek! Pazara gidiyorsun pazarcı kardeş o üstün zekâsıyla yarım kısmını minnacık 2 rakamını da kocaman yazmış. İlk bakışta Ayşekadın kilo 2 lira gibi okunuyor. Durumu çakallayan müşteri “bana yarım kilo fasulye verir misin diyor” pazarcı denilen zerzevat “kaç kilo koyayım” diyor. 

Ülen şrf...siz kaç gram vereyim desene! Yazarken utanıyorsun da söylerken niye utanmıyorsun? Toshacklı bir zabıta yok ki o da sana koysun (!) cezayı... gözlerin fal taşı gibi açılsın. Ama tabi arz talep meselesi bazı müşterilerde özellikle “bana şundan bir, bundan iki kilo koysana!” diyor. İşte o sıra onlarında ağzının orta yerine patlatasın geliyor! 

Patlat da gör gününü! 

İşin yoksa uğraş, yok efendim o öle demek istemedi, yok efendim bu yanlış anladı, yok efendim bu hepimize patlattı, gibi bir sürü didişme. Tabi onlarda haklı; insan da kendi işini çözecek beyin olmalı; gidip pazarın içinde “Bana şundan bundan birkaç kilo koysana” deyip sonra da “ben senin bildiğin kızlardan değilim” dersen ortalık karışır tabi. Ama neticeye bakmak lazım; Bu karambolda Ayşekadını bedavaya getirebildin mi? Sen ona bak! 

Pazarcılar bir yandan, müşteriler bir yandan, bağırıyor sana ne? 

Tabi ya, bana ne? 

İnsanlar pekâlâ memnun hayatlarından... 

Bunların hangine dert anlatabilirsin ki kardeşim? Ağzından ne çıksa yanlış anlamaya, üzerlerine çekmeye programlanmışlar bir kere! Hayır, yarın öbür gün biri bir yerden peydahladığı bir velet ile kapınıza dayanırlarsa hiç şaşmamalı. İnsanlar bir kere üzerine çekmeye başladılar mı bunun sınırı neresi bilemeyebilirler! 

Aman siz siz olun dikkatli olun efendim. Bakın aklıma güzel bir hikâye geldi. 

Bakü Üniversitesi’nde kürsü sahibi bir İngiliz profesörü, Üniversiteye doğru yürürken, “Kesmece karpuz!” diye bağırarak karpuz satan bir karpuzcuyu seyretmeye başlar. Adam, arabasından aldığı herhangi bir karpuza bir iki defa avucuyla dokunduktan sonra, bıçağını vuruyor ve kıpkırmızı karpuzu müşteriye göstererek veriyordu. Adamın başındaki müşterileri dağıldıktan sonra, İngiliz profesörü karpuzcuya yaklaşır ve sorar: “Arabadaki bütün karpuzlar hep kıpkırmızı mı?” 

Karpuzcu: Hayır içlerinde kelek olanlarda var.” cevabını verince, İngiliz profesörü, rast gele üç karpuz seçer ve karpuzcuya “Şunları bana kes ve içini göster, ” der. Seçtiği karpuzların üçü de kelek çıkınca, İngiliz profesörü karpuzcuya “ pekiyi, siz şimdi benim için bir karpuz seçin.” der. Karpuzcu arabadaki karpuzlardan bir ikisini şöyle bir yokladıktan sonra bir tanesini alır ve bıçağı vurur. Karpuz kıpkırmızıdır. 

Karpuzcunun parasını ödeyen İngiliz profesörü, başını hayret içinde iki yana sallayıp, “Kafa çok yahşi, ” der, “ama sadece karpuza çalışıyor” 

Şimdi bizde İngiliz profesör gibi, ” bizim Türklerinde kafa çok yahşi ama bir tek aşna fişneye çalışıyor” :)) diyebilir miyiz? 

Not: Tüm dürüst pazarcı ve akıllı müşterileri tenzih ederim. Her ne kadar azınlıkta olsalar bile :) 

M.Talip Girgin. 

 

 

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..