Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '07

 
Kategori
Blog
 

Blogdaki Kemalettin Tuğcu

Blogdaki Kemalettin Tuğcu
 

Bir tanıdığım polislik sınavlarına girmiş. Yazılı sınavı geçtikten sonra sıra spor sınavlara gelmiş. Spor sınavının en zor bölümü ise zamana karşı koşu yarışı imiş. Yarışa katılanlar belli bir sürede yarışı bitirirlerse tamam, bitiremezlerse valizini topla durumu oluyor. Bizimki diğerlerini yarıştan önce etrafına toplamış, “Arkadaşlar ben övünmek gibi olmasın iyi koşarım, en iyisi ben en önde koşayım tempoyu ayarlayayım siz benim gerimden gelerek yarışı bitirelim, aksi takdirde birbirimizle yarışırsak erken yorulup yarışı bitiremeyebiliriz.” demiş. Diğerleri bu fikri benimsemişler. Derken yarış başlamış, bizimki önde diğerleri arkasında dengeli bir koşu oluyormuş. 1. tur, 2. tur derken 3. tur bu şekilde koşulmuş. Ama son tura gelindiğinde arkada koşan açıkgözlerden birisi fırlayıp geçmiş. Arkadaşım ne olduğunu anlayamadan birisi daha, derken birisi daha. İşte o zaman çok kızmış ve “Size iyilik yapanın …” diyerek ağır laflar konuşmuş.

_______________________________________________________________________________________________

Edebiyatımızın usta kalemlerinden Kemalettin Tuğcu 1902 yılında doğmuş, 1996 yılında hayata gözlerini yummuştur. Kendisi özürlüdür. Genellikle çocuklara yönelik eserler yazmıştır. Sonu acıklı ve okuyanı ağlatan hikâyelerinden bazıları film olarak yapılmıştır. Kendisi, “Eğer yazdığım romanlarda insanları ağlatamıyorsam ben o romanıma, roman demem.” der. Kendisiyle röportaj yapan bir gazeteci:

—Kemalettin Bey, en son hangi kitabı okudunuz?

—Neee, canım yazar oldum ya, kitap yazıyorum, daha da mı kitap okuyacağım?

Şinasi Bey bir blogcuydu. Amacı okunmaktı. Şöyle en çok okunan yazılara baktı. En çok okunan kategori “sinema ve cinsellik” idi. Aklına güzel bir fikir geldi. Erotizmi çağrıştıran filmler yazacaktı. Şöyle güzel birkaç kelime, en seksisinden bir resim, ama yazı güzel olmamıştı. Aman, dedi içinden, resmin yanında yazının ne önemi var. Aklına bazı sinema yazan yazarlar geldi. Bunlar bazı yazıları eleştiriyorlardı. Eyvah, dedi. Şimdi beni eleştirirlerse ne cevap vereceğim. Derken aklına parlak bir fikir geldi. Kendisini eleştireni çıplaklığı anlamamakla suçlayacak, kendisinin ise çıplaklığı artık aştığını, çıplaklığın doğal olduğunu söyleyecekti.

Kadınlar ne tür erkeklerden hoşlanır, her gün defalarca işlenir, ama bir nokta hiç vurgulanmaz. Kadınlar ağzı sıkı erkekleri severler. Bir ilişkiden sonra yaşadıklarının gizli kalmasını ister, sağa sola çarşaf yapılmasını değil.

Bunlara rağmen çok güzel olaylar yaşanıyor bu âlemde.

*Bir yazar orman kampanyası yaptı, yanından geçerken çocuklarımıza, “Bak yavrum bu ormanda benim de 3–5 ağacım var.” dedirtecek güzellikte.

*Bir diğer yazar sanal âlemde yeteri kadar arkadaşlık yapmayı az görerek her gün duygularını paylaştığı diğer yazarları toplantıya çağırdı.

*Bir başkası sinema grubu kurdu. Belki ilerde güzel bir çalışma olacağını düşünerek.

*Diğeri yurtdışında filmleri bir ay önce izlemesine rağmen benim çizgim belli ben sinema yazmam dedi.

*Bir diğeri Milliyet Blog ortamının şifresini çözdü. Editörlerin onlardan çok okunacak yazılar değil, doğallığı anlatan yazılar istediğini fark etti. En çok okunan yazısını, artık benimle uyuşmuyor, diyerek bir çırpıda sildi geçti.

*Değerli birisi ise yurdun ilgiye muhtaç yerlerinden birinde kız çocuklarını okutmak için kampanya düzenledi.

Çok güzel bulduğum ve MB editörleri tarafından da sayfanın bir yerine yazılması gereken bir sözü sizle paylaşayım. Akdenizli büyüğüm:

MB kalite çıtasını yukarılara taşımaya devam edeceğiz. Burası bozulan televizyonuna çare arayanların değil, ülkemizin elit düşünen insanlarının evi olmalıdır.

Kimse yazdığım taşlamaları üstüne almasın, yazının adresi bellidir. Merak etmeyin o bu yazıyı okumayacak. Çünkü o bir, Kemalettin Tuğcu.

 
Toplam blog
: 150
: 2951
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

1975 Aydın doğumluğum, bir Ege sevdalısıyım. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm...