Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

Boşluk ve anlam

Boşluk ve anlam
 

Bir hız sarmalı içinde, günlük hayatın hay huyuyla kendimizi unutarak yaşıyoruz. Bir düşünün işten çıkıp eve geldiğinizde neler yaparsınız? Eylemlerimizin çoğu otomatiğe bağlanmış şekilde akar gider. Eminim pek çoğu eve girer girmez televizyonun kumandasını aramaya başlar. Akşam yemeğinde  televizyonun önünde ne yediğinin farkına varmadan  midesini doldurur. İki kelam laf etmeden ekran önünde tamamlanan akşam, kendini unutuşun büyük kalesi uykuyla devam eder.

Çoğu insan yaşamında oluşacak boşluklara tahammül edemez. Bir şekilde zaman akmalı, insan kendini unutmalıdır. Hayatında boşluklar oluşan insanlara  boşlukları hemen doldurması tavsiye edilir. Aksi halde tehlike çanları çalmaya başlar. Boşluk, bunalımla eş anlamlıdır, insanı hasta eder, yaşamın “anlamı” kaybolur. Anlamsızlık girdabından kurtulmanın bedeli hem keseye hem de ruha zarardır. Psikiyatrlar, anti deprasanlar… Bu nedenle ne yap et boşluğa müsade etme. Bu mudur yaşamdaki amacımız, kendini unutmak ve hayatın akışı içinde kaybolmak?

Oysa boşluk evrendeki en önemli fiziksel oluştur. Müziği anlamlı kılan notalar arasındaki eslerdir. Cümlenin anlamını da virgül ve nokta pekiştirir. Herhangi bir kabın işlevini içindeki boşluk yaratır. Katı denilen maddenin temel taşı olan atom bile içindeki boşlukla var olur. ( 1 cm büyüklüğünde tasavvur edilecek bir elektronun çekirdeğe uzaklığı 1 km olurdu diyor bilim adamları) Makro kozmozdaki dengeyi sağlayan da milyar ışıkyılı büyüklükle ifade edilen boşluklardır. Fiziksel yaşamda var olan boşluk bireysel yaşamımızda kabul görmüyor. Peki neden?

Kendimizi unutmaktan yada hatırlamak istemememizden ne yarar sağlıyoruz, neden kendimizi bırakıyoruz?  Çünkü, varoluşumuzun anlamını sorgulamak canımızı yakıyor. Zihnimiz ve egomuz türlü oyunlarla bizi sıkıştırıyor. Değer diye kendimize atfettiklerimizle yüzleşmek istemiyoruz, sorguladığımız her şey karşımıza yıkılması gereken engeller çıkarıyor. Yaşam karşısındaki duruşumuzda özgünlük oluşturmak ve kendi içimizden bize dair yaratıcılık çıkarmak zorlu bir iştir. Bunu yapmak için insanın kendini tanıması, tanıması için sorgulaması, sorgulaması için didiklemesi gerekir sahip olduğu her şeyi. Böyle bir çaba içerisine girmek sadece zaman yitimi ile sınırlı değil elbette, İnsanın rahatının kaçması söz konusu.

Sahip olduğumuz zihin kollektif bir üründür ve zihin geçmişe aittir. Her hangi bir eyleme başvurmadan önce zihnimiz karışır, içinden yapacağımız eyleme dair çeşitli yargılar açığa çıkar. Geçmişte yaşadığımız deneyimlere göre bir sonuç ortaya çıkar yapacağımız eyleme dair. Kollektif değerlerle bireysel deneyimlerimiz harmanlanır. Çoğu zaman çelişkili durumlar yaşarız. Kişisel deneyimlerle kollektif birikim çarpışır. Fiziksel hayattaki varlığımızı koruma işlevine sahip olan ego devreye girer. Yapılacak eylem sonuçta iyi yada kötü diye tanımlanır ve bir karara varılır.

Şimdi bir düşünün zihninizde yer alan verili bilginin ne kadarı size aittir. Değerler, yargılar, biriktirilmiş bilgi yumağı olan zihniniz kendi özgünlüğünüzü ortaya koymada size ne kadar müsade ediyor? Zihninize gerçekten hakim misiniz?

İşte hayatımızda yer alan boşluğun işlevi budur. Kendimize bakmak ve sahip olduklarımızı değerlendirmek. Hayatımızın ne kadarını iradi olarak yönlendiriyoruz, ne kadarı otomatik olarak akıp gidiyor? Bu soruya verilecek cevap, yaşamınızdaki boşluklara tahammülünüzle doğrudan ilintilidir.

Bırakın yaşamınızda boşluklar oluşsun, onları kabul edin. O boşlukları, içini kendinizle dolduracağınız yaşam molaları olarak görün. Başlangıçta canınızı sıkacaktır boşluk, zihin olmadık oyunlar yapıp kendinizi oyalamanız için çareler arayacak, anlamsız hissetmenizi sağlayacaktır. Bırakın elinden geleni yapsın, siz sadece izleyin onu, size nasıl oyunlar oynadığını fark etmeye çalışın. Aslında size ait olmayanı nasıl size dayattığını keşfedin. Bırakın alabildiğine büyüsün boşluk ve onun içinde size ait olanların yer alacağı bir mekan oluşturun. Ve görün bakın size ait renklerin neler olduğunu, zayıflıklarınızı, meziyetlerinizi ve ihtiyacınız olanları ve farkına varın yaşamın sizin ellerinizde şekillendiğini ve tüm sorumluluğun size ait olduğunu.  Yaşamın dolu dolu akacağı, yaratıcılığın filizleneceği ve yaşamın anlamına dair cevapların  bulunup yeni yolların keşfedileceği boşluklarla barışık bir hayat dilerim herkese.

 
Toplam blog
: 58
: 536
Kayıt tarihi
: 14.09.11
 
 

"Uzun ince bir yoldayım" diye tarif etmiş hayatını Ozan Aşık Veysel. Yazdığı bu sözlerinde beni e..