Bu coğrafya, Türk kimliği, Anadolu Müslümanlığı ve Atatürk

“Düşünmeye başlamak bulaşıcıdır, inanın. Biz düşünmeye ve anlamaya başlayalım yaşamın, doğanın ne kadar çabuk değişmeye ve güzelleşmeye başladığını görüp şaşıracaksınız.”

Atatürk, olağanüstü özellikleri olan bir lider. Bugün bahsettiğimiz "kişisel duruş" kavramlarının tümüne sahip, olağanüstü iletişim becerisi olan, insani, halkla bütünleşmiş ama popülist olmamış, dün ve bugün gerçekliğini yarına taşımada disiplinli bir profesyonel. Hedeflerine ulaşmada kararlı, tavizsiz ama acımasız bir diktatör değil. İlk kuruluş yıllarında rejim seçimleri arasında krallık ta varken Cumhuriyeti seçecek kadar alçakgönüllü bir portre çizen bu dünya liderini sadece slogancılık seviyesinde törenler ve gösterilerle ananları anlayamıyorum.

Onu bu yönleriyle ortaya çıkarmakta aciz kalan eğitim sistemimizi kınıyorum.

Hakkında doğru dürüst bir araştırma gerçekleştirmeyen üniversitelere hayret ediyorum.

Hayatının her bölümünden ayrı ayrı film çıkacak bu kahramanın hayatını berbat birkaç film dışında ele almayan film endüstrisini geri zekalı buluyorum.

Aslında Atatürk'ü Cumhuriyetin bürokrasi kadrolarının gizlediği illuzyon perdesinin önüne çıkarıp gerçek değerlerini liderliğini, özelliklerini analiz etme ve bundan yeni kuşaklara ders olacak konuları objektiflik ölçüsünde değerlendirmeliyiz.

Unutulmaması gereken konu Atatürk'ün gökten zembille inmediğidir. O bir yerde bir şaman, bir büyücü, olağanüstü bir diplomat ve büyük bir liderdir. Bu özelliklerinin sadece kişisel girişimlerinden kaynaklandığını düşünmek yeterli olmayabilir.

Atatürk binlerce yıllık Türk tarihinin batı medeniyetini yorumlayıp analiz etmiş, Osmanlı derinliğini ve ihtişamını "Kişisel Duruşunda" sergileyen sıra dışı bir insandır. Her ülkeye gelişi kısmet olmayan özellikleri nedeniyle bu coğrafyayı onurlandırmış bir dünya lideridir.

Onunla bu coğrafya bir dönüşüm gerçekleştirerek gerçek kimliğine dönüşmüştür. Yüzyıllardır değişmekte olan kimliğimizi “Türk” kimliği, alfabesi ve modern yaşamıyla bir dünya devleti olmaya yeniden aday haline getirmiştir.

O gün hayal dahi edilmeyen, ne işe yaradıkları konusunda bir fikir edinilemeyen kurumlar yoluyla modern cumhuriyetin temellerini atmıştır.

İnançlı bir insandı, inananları korumuş ve gereklerini yerine getirmelerine yardımcı olmuştur. İnançlarını siyasete içine taşımaya cüret eden molla, medrese ve dini siyasal eksene dönüştürmeye çalışanlara karşı da sürekli mücadele etmiştir.

Bugün de bütün inançların özgürce yaşanabileceği bir barış ortamı sağlamak ama dinin siyasallaştırılmasına karşı da mutlaka her düzeyde mücadele etmek bugünün ve dünün gereklerindendir.

Bugün herkes gibi gösteri esaslı bir temelde düşünmeme rağmen olağanüstü lider ve “Kişisel Kimlik” sahibi Atatürk’ü sevgi ve saygıyla bir kez daha anıyorum.

Bu coğrafyanın Türk kimliğinin ve Anadolu Müslümanlığının ona çok şey borçlu olduğunu biliyorum.

Modern Cumhuriyet hedefi bir bayrak yarışı ise yarış devam etmektedir. Modernlik bayrağı bugün bu kuşağın ellerindedir ve asla yere düşmemelidir.