Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '07

 
Kategori
Kültürler
 

Bu kadar yanlış bilgi pompalanan halkta ön yargı oluşmaz da ne olur?

Bu kadar yanlış bilgi pompalanan halkta ön yargı oluşmaz da ne olur?
 

Bir Aralık ayı daha geldi ve bizler yine bilip-bilmeden, içimizdeki korkularla ve ön yargılarla dünyamızı küçültmek, kendimizi dünyadan soyutlamak için el birliği ile çaba harcama yarışına girdik.

Neymiş efendim, “Noel” kutlanan günler, St. Nicolas olarak bilenen Noel Baba’nın gelip insanlara hediye verdiği günlermiş ve yılbaşı da Hz. İsa’nın doğum günüymüş ve bizler Müslüman olarak nasıl olurda Hz. İsa’nın doğum gününü kutlarmışız.

Şimdi bu kısacık bir paragrafta yer alan ve bizlere iletilen bilgilerin neresini düzeltsem bilmiyorum… Bunu yorumları yapanlar bir de kendilerini İslamiyet’in temsilcisi olarak görmüyorlar mı, vah sizin halinize demek zorunda kalıyorum.

Bu yazıda, yanlış bilgilerle yapılan yorumlara değineceğim, elimden geldiğince…

Aslında onları hataya götüren küçük bir nokta var ki bu noktada toplumumuzda yer alan herkes hata yapıyor ve bunun sonucunda da kavram karmaşası çıkıyor ortaya; Hıristiyanların kutladıkları Hz. İsa’nın doğum gününe Türkçe’de verilen Noel Bayramı adı ile geyikli kızağıyla gelerek çocuklara hediye verdiği düşünülen Noel Baba’ya aynı adın verilmesi. Kullanılan bu aynı adlar insanların kafasını karıştırıyor ve yanlış düşünmelerine yol açıyor.

Şimdi bu günleri tarih sıralamasına göre sizlere izah etmeye çalışacağım; ülkemizde Noel Baba olarak bilinen St. Nicolaus’un 6 Aralık gecesi geldiğine inanılır.

Hz. İsa’nın ise 24 Aralık’ı 25 Aralık’a bağlayan gece doğduğuna inanılır ve bu gece Hıristiyanlar tarafından “kutsal gece” olarak kutlanılır. Rus Ortodoks Hıristiyanlar ise 6 Ocak’ı 7 Ocak’a bağlayan gece bu bayramı kutlarlar.

Ülkemizde Yılbaşına yakın süslenen çam ağaçlarının aslında Hıristiyan dünyasında süslenen çamlarla uzaktan-yakından alakası yoktur. Çünkü Hıristiyan dünyası çamları bizde Noel Bayramı olarak bilinen, İngilizcesi Christmas, Almancası da Weinachten olan Hz. İsa’nın doğum günü için süslerler.

Yani, bizim kutladığımız Yılbaşı’nın Hz. İsa’nın doğum günü ile uzaktan yakından hiçbir alakası yok. Şimdi bu noktada belki de çoğumuza ters gelecek bir yorum yapmak istiyorum; ben yorumuma geçmeden önce sizlerden imanın şartlarını şöyle bir hafızalarınızdan çıkararak hatırlamanızı rica ediyorum… Bu şartların arasında yer alan “Peygamberlere iman” a dikkatinizi yoğunlaştırın lütfen şimdide… Bizler her yıl Hz. Mevlana’nın da doğum gününü kutlayan ve hoş görü diyarı Anadolu’nun sakinleriyken, kutladığımız yılbaşı, iman ettiğimiz bir peygamberin doğum gününü olsaydı ne olur ki diye sormadan geçemiyorum kendi kendime… Lütfen, şimdi kızmayın hemen bu yazdıklarıma, sadece mantıklı olup olmadığını düşünün…

Tekrar bizde hazırlanan Yılbaşı çamlarına gelecek olursak; bizdekiler sadece ve sadece tüketim toplumunun ve ne yazık ki batıyı, aynen Osmanlının son dönemlerinde olduğu gibi sadece tüketim alışkanlıklarıyla kendisine örnek alan Türk Burjuvazisinin (ki bu burjuvazi bana soracak olursanız tamamıyla sahtedir) bir alışkanlığıdır… Bu sınıfın toplumdaki oranı da çok düşük seviyelerdedir… Bu arada aç parantez, Serbest Pazar ekonomisinin Japonya’da Noel’i de kutlar hale getirdiğini ve bunun sonucunda da Noel’de de insanların birbirlerine hediye vermesini sağlayarak, tüketim çılgınlığını körüklediğini belirtmeden geçemeyeceğim…

Aslında Yılbaşı ile sorunu olan insanlarımız, hiç gerek yokken kendilerini yalnızlığa iterek, batıyı, bize güya tanıtan sahte burjuvazinin tuzağına düşerek, sanki Mustafa Kemal Atatürk aydınlanma devrimi bu yozlaşmaya yol açıyormuş gibi bizlerden uzak kalmak zorunda kaldınız… Yanı başınızda, sizden pek de farklı olmayan ve yılbaşlarını sadece ailenin bir araya gelip hep beraber yemek yediği, sonra da ortaya meyvelerin, kuruyemişlerin konulduğu, sobanın üzerinde kestanelerin kızartıldığı ve ailecek tombala oynandığı ve gece yarısında TV’ye çıkacak oryantal dansçının beklendiği bir formatta kutlayan yüz binlerce aile de vardı… Hatta bu aileler de batılı ülkelerde dahi yaşanmayan basitlikteki yukarıdaki sahte burjuvaziyi taklit ederek oluşturulan TELEVOLE kültüründen rahatsız oluyorlardı…

Şimdi TELEVOLE kültürünün oluşmasına yol açan sahte Türk Burjuvazisinin alışkanlıklarıyla, Türkiye’nin büyük çoğunluğu olan ve sizin kapı komşunuz olan Mustafa Kemal Atatürk aydınlanmacılarının yılbaşı kutlamaları arasında bir alışkanlık var mı acaba sizce? Oryantal dansçı olmamış ama derseniz, bu da Arapların bizim kültürümüze kattığı bence en güzel ayrıntı derim, şaka yollu da olsa…

Sanırım bu açıklamalarımla, biraz da olsa, Yılbaşı ve Noel bayramı kutlamaları ve Noel Baba hakkında mevcut olan bazı yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırabilecek katkılarda bulunabilmişimdir…

Bu vesileyle herkese barış ve sevgi dolu, mutluluk denizinde boğulacağınız bir 2008 diliyorum…

 
Toplam blog
: 128
: 898
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

Kimim? Nereden gelir, nereye giderim?29 Kasım 1970 tarihinde Türkiye'nin Doğu-Batı geçiş yolunun en ..