Bu nasıl bir özgürlük anlayışı ?

Rejim ne olursa olsun Halkın ya yanındasınızdır ya karşısında. " Yaşasın kapitalist sömürüye karşı mücadele veren emekçi sınıfı, sussun sosyalist / komünist idarelerin zulümüne isyan eden emekçi sınıfı " gibi bir düşünce çifte standarttır. Özgürlük, adalet ve demokrasi konularında samimi olmadığını gösterir. ODTÜ'de öğrenci olduğum 1976-77 yıllarında sol yumrukları havada " faşizme karşı omuz omuza" diye slogan atan, Türk Milli Marşı söylendiğinde oturan, enternasyonal marşı söyleyenlerin çoğu Sosyalizmin Karl Marx ve Friedrich Engels'in 1848'de yayınladıkları Komünist Manifestosunda olacağını iddia ettikleri gibi proletaryanın burjuvaya karşı devrim yaparak kurulduğunu sanıyorlardı. Sovyet askeri gücü ile 2inci Dünya Savaşı'ndan sonra Doğu Avrupa halklarına dayatıldığından haberleri yoktu.

 

Kapitalist ülkelerde emekçi sınıfının ezilmesini sözde protesto ederken Sovyet tankları altında ezilmekte ve 1989'da Çin'de Tiananmen meydanında katledilen binlerce halktan kişi için tek bir protesto lafı etmemişlerdi. Sovyetler Birliği'nde ve diğer komünist ülkelerde halkların özgür olduğunu sanıyorlardı. 1956'da Budapeşte sokaklarında Sovyet tankları ile sokak sokak çarpışan ve 3 bin şehit verenlerin Macar emekçi sınıfı olduğunu, 1968'de aynı mücadeleyi Prag sokaklarında yapan ve 100 şehit verenlerin halk olduğunu bilmiyor, özgürlüğe karşı, karşı devrim yapmaya çalışan burjuva sınıfı zannediyorlardı. Buna benzer 1970'lerde Polonya'nın Gdansk tersanesinde katledilen 50 işçi, 1980'lerde Romanya'da diktatör Çavuşesku'nun katlettirdiği yüzlerce kişinin, 1961-1989 arasında Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya aradaki utanç duvarını ya da mayınlı tel örgüleri aşarak kaçmaya çalışırken komünist idarenin askerleri tarafından vurularak öldürülen 200 kişinin özgürlük arayan, Sovyetler Birliği'nde Gulag Takım adaları ve Gorki Park adında esir kamplarına sürülen rejim muhalifi yüzlerce aydının halktan kişiler değil burjuva yalan propağandası olduğunu sanıyorlardı.

 

Rasih Bensan

 

2 Temmuz 2015