Bu Ne Perhiz Ne Lahana Turşusu

19 Mayıs 2010, saat 12.35. Aziz Yıldırım tüm gazetecilerin önünde şöyle diyor:

“Rüştü Reçber Fenerbahçe’nin rakibi olan takımlardaki arkadaşlarını aradı ve onları Fenerbahçe’yi yenmeleri konusunda cesaretlendirdi. Son maçta da zaten Bursaspor’la oynuyorlardı, yediği goller ortada. E Rüştü kardeşim sana ne Fenerbahçe’nin şampiyon olmasından sana ne Bursaspor’un şampiyon olmasından; ayıp denen bir şey var?”

Fenerbahçe başkanı ifadesinde sonuna kadar haklı; tabi söyledikleri doğruysa.

19 Mayıs 2010, Saat 12.50. Rüştü bir televizyon programına canlı yayında bağlandı ve şunları söyledi:

“ben ne maçtan önce başka takımdan bir futbolcuyu aradım, ne de maçtan sonra. Eğer benim böyle bir konuşma yaptığımı kanıtlasınlar, o an futbolu bırakırım. Bu yapılan ayıptır, yazıktır. Bu söylenenlere hem üzülüyor hem de gülüyorum. Beni tanıyan herkes böyle bir şey yapmayacağımı bilir.”

Tecrübeli kaleci sonuna kadar haklı; tabi söyledikleri doğruysa.

Peki şimdi sezon başından beri yapılan dedikodularla kafası çorbaya dönen biz futbolseverler ne yapalım?

Yine doğrunun değil kendi takımımızın peşinden mi koşalım? Yine elimizde hiçbir kanıt yokken karşı tarafı mı suçlayalım?

Beynimiz, spor yazarı kimliğine bürünmüş futbol düşmanlarının hem gündemi meşgul eden hem de insanları birbirine düşman ederek futbolumuzu çirkinleştiren safsatalarına karşı çıkarken futbolun içinden gelen ama birinin kesinlikle yanlış olduğu iki ayrı sesi duyan kulaklarımız hangisine inansın?

Birbirine taban tabana zıt iki açıklama on dakika arayla olur mu?

Kim doğruyu söylüyor ben bilmiyorum ama eğer Rüştü haklıysa, bu mu kulüp yöneticimiz?

Eğer Aziz Yıldırım haklıysa, bu mu futbolcumuz?

Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda bu mu Türk Futbolu?