Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Bulvar gazeteleri, saygın gazeteler ve farklı bir üslup: Bizim gazetelerimiz

Bulvar gazeteleri, saygın gazeteler ve farklı bir üslup: Bizim gazetelerimiz
 

Batılı bir gazete okuyucusu bizim büyük ve etkin gazetelerimizden herhangi birini eline aldığında muhtemelen şaşıracaktır. Bu; tren, metre veya otobüslerde bizim gazetelerimizi okunmaz hale getiren devasa boyutundan çok, içerik farklılaşması yönüyle olacaktır.

Batı'da, özellikle Anglo-Sakson Batı'da, gazetelerin saygın-ciddi ve bulvar (tabloid) yayınlar olmak üzere ikiye ayrıldığını biliyoruz. Batılı bir gazete okuyucusunu şaşırtan temel fark bizim ülkemizde böyle bir ayrım olmaması, yaygın ve tirajı yüksek gazetelerimizin iki işlevi birden üstlenmesi olacaktır.

The Times, The Guardian, Wall Street Journal, New York Times, The Daily Telegraph, The Financial Times, The Observer, The Independent çizgileri ile The Sun, The Daily Mirror, The Daily Express ve The Daily Mail gibi popüler yayıncılık çizgisini harmanlayan bu gazetecilik anlayışı bize özgü bir ayrıcalıktır.

Saygın gazeteler Batı'da renkli resim bile basmazdı eskiden. Şimdi yeni yeni bu kural değişmeye başladı. Bizim saygın gazetelerimiz ise her zaman renkli renkli, başkaydı.

Türk gazeteciliğinde bu ayrımın netleşmemiş olmasının arz-talep ilişkisiyle açıklanması gerektiğini düşünüyorum. Temel sebep, ülkemizde nitelikli gazete okurunun fazla olmaması, gazete okurunun büyük bölümünün ekonomi, dış politika, bilim-teknoloji gibi alt meselelerdeki ilgi-bilgi eksiği nedeniyle gazeteyi basit havadis alma tatmini sağlayacak, eğlenceli bir resimler, metinler toplamı olarak görmesidir.

Yani, bizim tiraj yapar kalabalık okurumuzdan ekonomik ağırlığı olan veya teorik uluslararası ilişkiler metinlerine yer veren zor bir gazeteyi takip etmesini bekleyemeyeceğimizden (kısıtlı okura ulaşan marjinal uzmanlık gazeteleri hariç), otomatik bir orta yolun; diliyle, gazetecilik anlayışıyla, yıllar içinde köklendiği söylenebilir.

Bu, eleştirilmesi gereken, büyük hoşnutsuzluk yaratacak bir şey mi peki?

Aslında pek değil.

Türkiye'deki gazeteler, özellikle basının taşıyıcı, merkez unsurları olan üç-dört büyük gazete, takdir edilesi bir biçimde; ciddi gazete-saygın gazetecilik anlayışından yola çıkmış renksiz sayfalardan uzakta durmasına karşın kendisini tam anlamıyla tabloid'in çukuruna da çekmemiştir. Şarkıcıların, mankenlerin sosyetenin ünlü simalarının halkın teveccühünün üzerinde bir şiddetle pompalanan abartılı haberlerinin tuttuğu yeri bir kenara bırakarsak genel anlamda bu gazeteler, eğitici, öğretici olabilen, keyif de verebilen, habercilik unsurlarını zaman zaman yerli yerinde kullanabilen yapılar olarak mevcudiyetlerini sürdürmeyi başarmıştır.

Kendilerini Türkiye'nin diliyle bütünleştirmiştiler, bir anlamda, ciddiyeti, mizahı, kalitesi, pespayeliği, bilimi, sanatı, magazini, sporu ile Türkiye'ye tam da Türkiye'nin istediğini vermişlerdir.

Bu gazetecilik anlayışına olur veriyor okur. Başarılıdır, çünkü okunup satılabiliyor. O zaman geriye, hep kendisi kalacak bu gazetelerin; bağımsızlık, (olabildiğince) tarafsızlık, hakaretten kaçınma ve insan özel yaşamına saygı gibi gbasın düsturlarına özen göstererek, en çok da bunlara önem vererek yoluna devam etmesi gerekiyor.

Bir de... Batı'yı örnek alıp şu gazetelerin boyutlarını biraz küçültseler...

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..