Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '12

 
Kategori
Deneme
 

Bunlar ve şunlar! (this and that!)

Bunlar ve şunlar! (this and that!)
 

Uzun ince yolda ilerleyen, kalın bir adamım ve kilom 118 kg.

Saatler ne kadar geriye veya ileriye alınırsa alınsın, biyolojik saatim 41 yılı gösteriyor ve gözlerim mavi;  içinde parça-parça sarılarım var…

Zaman ilerleyeli beri, hayatım birçok sayıda, evrim geçirmiş ve karakterim, hiç yoksa, 15 kez yeniden doğarak, kendini yenilemiş ve zeki bir adam olmuşum; IQ 169…

Çocukluğumdan bu yana empatiye önem vermişim ve birçok kez, karşıdakinin yerine geçmişim; öyle ki ruh yaşım, bazen 135 yıl…

Yazı yazalı beri, neredeyse 25 yıl, İngilizce öğreneli beri 30 yıl geçmiş… Türkçe dil yapısını öğreneli beri ise 24 yıl!

Hayatta çok yol aldım…

Uzun ince yolda ilerleyen ben, henüz, hayatımın üçte birini tamamladım…

Bu blog ortamında, geçmişimle birçok kez yüzleştiğimi biliyorsunuz. Yüzleşe, yüzleşe, yüzleşecek, yüz kalmadı. Aman tanrım, korkunç bir cümle ve her yanı virgülle kaplı!

Uzun bir dönemdir, bir hafta yazmayarak, bir rekor kırdım…

Bu arada dünyamda neler oluyordu:

Fizik aldı başını ilerliyor; protein, yani yapı taşları, genetik olarak, çözülüyor. Kanser tedavisinde yollar kısalıyor. İnsan sonsuza dek yaşayacak!

4 doktorun hatası yüzünden sağ el yüzük parmağım yanlış kaynamış ve ameliyat olma zorunluluğum doğdu. Ve heybeden!

İşyerimde devrim niteliğinde oluşumlar gerçekleşmekte ve genç bir mühendis, şirket yapısını değiştirerek, fabrika olma yolunda, ciddi adımlar atılıyor. Başımıza taş yağacak…

Yılların bana verdiği kişilik gücüyle dün, harika bir toplantı gerçekleştirerek, yalın üretimi anlattım. Bir satıcıdan yalın üretim dinlemek, genç mühendisleri heyecanlandırdı. Oysa ben mühendis olalı beri, 19,5 yıl geçmiş!

Karımla, yıllar yılı, dalaşa, dalaşa, artık dalaşılmaması gerektiğini öğrendim. Geçen gün eve gelirken, içimde korkunç bir şüphe oluştu ve paranoya yaptım. Ve dedim ki, yine içimden, ya onlar olmasa, yani ailem, hayatımda olmasa, ben ne yaparım… Korkunç bir soru işareti! Cevap, mahvolurum!

 Ve dün tekrar hatırladım ki, ne yaparsam yapayım, benim öncelikli işim mühendislik ve ben mühendisliğe aşığım. Ben mühendisim derken, gerçekten kendimle gurur duyuyorum. Ne şanslı bana!

Eskisi kadar, bilim adamı olmadığım için üzülmeyeceğim. Çünkü ben bilim mühendisi oldum ve bu da büyük bir aşama!

Dün bir kadın beni, iyi bir insan olduğum için, sevdiğini bana fark ettirdi. Soru şu buna gerçekten inandı da mı söyledi, ya da beni etkilemek için mi? Ben onun bu söylemine, %100 inanamadım. Sanki gizli bir emeli vardı…

Hayatı, toplayıp, çıkarıp, çarpıp bölersek, sonuç yine bir çıkar. Yani geriye tek ve senin hayatın kalır. Hayat, sonsuz bir şekilde, sana aittir ve sana özeldir.

Bilimi sevdiğim kadar, kadınları sevseydim, kadınlar bilimi benden kıskanmayacaklardı. Oysa bilim şimdiye kadar kimseyi ve hiçbir şeyi, benden kıskanmadı. Bu yüzden bilimi, kadınlardan, daha çok seviyorum…

Artık nihayet, 18 yıl sonra, anne ve babamın, tekrar çocuğu oldum. Geçirdiğim berbat kazanın, en iyi sonucu bu! Bu durum, tabi ki, hayatımda, müthiş bir rahatlama yarattı. Mutlu insan olmak için, hiç kimseyle, kötü geçinmeyeceksin!

Ne kadar çok canım, kitap okumak isterse istesin, iki bebek babası olarak, bunu gerçekleştirme şansım %0! Bu beni mutsuz da yapmıyor, mutlu da!

Hayatı olduğu gibi kabullenmek, hayatta kalmanın, temel şartı!

Hayatı kabullenmeye evet, insanları kabullenmeye hayır! İnsanı olduğu gibi kabullenmek, o insanlarda kesinlikle tembellik yaratır… Yaşam bir devinimdir ve hareketlidir. Dolayısıyla matematiksel limit vardır. Atom parçacıkları gibi olmalı insan; dışarıdan sakin, mikroskopla bakıldığında, yerinde duramayan!

Bugüne kadar çok laf kullandım, az bir biçimde! Ne kadar çok laf etsem de, daha edilecek, bir o kadar çok laf var! Lütfen kızmayalım. Bu benim değil, yaşamanın suçu!

Tarihini bilmeyen millet yok olmaya mahkumdur. Tıpkı 1. Cumhuriyet gibi, tıpkı Osmanlı gibi! Artık yepyeni bir tarih yazmanın zamanı geldi!

Yaş almanın en garip yanı, fiziksel olarak bu kadar düşerken, tecrübe olarak bu kadar yükselmendir. Mutluluğun temel şartı, bu tecrübeye egemen olmaktır.

Baba olmanın en güzel yanı, yaşamı yaşamak yerine, yaşamayı çocuklarına bırakarak, onların yaşamasını gözlemlemektir. Bu sayede, yaşama stresinden kurtulunur ve mutlu olunur! Garip değil mi?

Garip olmayan tek şey, yaşamamızdır. Çünkü o garipse, kalan her şey de, muhakkak garip olacaktır! O yüzden kendinizi, garipsemeyin; sakın ha!

İşte yukarıda bunlar ve şunlar! Ve herkese iyi haftalar…

Saygılarımla,

KAVİ’L-Bir düşünce ademi

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..