Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Bunları biliyor musunuz?

Bunları biliyor musunuz?
 

Çoğumuz, iş dünyasının ve sosyal hayatın getirdiği problemler nedeni ile hayatın bütününü, doğadaki güzellikleri ve bize sunulan nimetleri görmezden geliriz. Oysa, etrafımıza şuurlu bir şekilde baktığımızda, dogadaki canlıların çeşitliliği, aralarındaki kusursuz iletişim ve denge gözlerimizi kamaştıracak ihtişamdadır.

Hiç, yaz gecelerinin karanlığında havada uçarken parıldayan, yanıp sönerek sarı-yeşil bir ışık veren ateş böceginin, bu ışığı nasıl yaktığını düşündünüz mü? Bir orkide nasıl böcek taklidi yapabilir? Peki, sivrisinekler zifiri karanlık bir odada hiçbir ışık kaynağı olmamasına rağmen bizi nasıl görebilir? Ya da bir bezuar keçisi yılan tarafından ısırıldığında, kendini nasıl tedavi eder? Baykuşlar, gece avlanırken nasıl tam bir sessizlik içinde uçarlar? Çoğumuzun bilmediği ya da unuttuğu bu mucizelere kısaca göz atalım..

Karıncalar: Karıncaların vücutlarında bakteri ve mantar oluşumunu engellemek için, kimyasal madde üretmeleri,Allah'ın kusursuz yaratma sanatının en büyük delillerindendir.Her karınca, vücudunda bulunan bezler sayesinde kimyasal bir madde üretir.Bu kimyasal madde,formik asittir. Formik asit, renksiz keskin kokulu bir sıvı olup, deri ile temas ettiğinde yakıcıdır. Antibiyotik etkiye sahip bu maddeyi,karıncalar vücutlarına sürerler. Bu şekilde, yuvalarında ve kendilerinde bakteri oluşumunu önlerler. Günümüzde, bu kimyasal maddeler dev tesislerde üretilmektedir. Ayrıca, bazı kuşlar, karınca tepelerinin üstüne oturarak tüylerinin arasında, karıncaların dolaşmalarına izin verirler. Bu şekilde, formik asit tüylerine bulaşır ve kendilerini parazitlerden korumuş olurlar. Küçücük bir karınca, bu formülü nasıl bilebilir ya da şuuru olmayan bir kuş, bu formülden yararlanmak için karınca tepelerine gitmesi gerektiğini nereden bilebilir?

Sivrisinekler: İnsanların çoğu, kendisini uzun gecelerde uyutmayan sivrisineğin hayranlık uyandıran eşsiz yönlerini bilmezler. Bilindiği üzere, bu canlılar kan emerek yaşamlarını sürdürürler. Ama bir sivrisineğin, kusursuz reseptörleri sayesinde bir kan birikintisine hiç dokunmadan kanın grubunu belirleyebildiğini çoğumuz bilmeyiz. Yine, bir sivrisinek sahip olduğu kızıl ötesi görüş organları sayesinde, hiçbir ışık kaynağı olmayan bir odada bizi görebilir. Sadece bununla da kalmaz,vücudumuzdaki herhangi bir uzvun damarlarının konumunu bile tespit edebilir. Bugünün savaş uçakları, kızıl ötesi görüş sistemini daha yeni kullanmaya başlarken, bu canlılar yaratıldıkları andan itibaren bu sistemi kullanmaktadırlar.

''Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için)sivrisinek ve onunda ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler.''Bakara Suresi-26

Bezuar Keçisi: Bezuar keçileri, dağlarda otlarken çoğu kez yılanların saldırılarına uğrarlar.Yılanlar tarafından ısırılan her keçi, yaşadığı çevredeki sütleğen bitkisini bularak yemeye başlar.Bu bitki sayesinde, kanında bulunan yılan zehrini temizler. Çünkü, sütleğen bitkisinde bulunan 'öforbon' maddesi, kana karışan yılan zehrini etkisiz hale getirmektedir.

Baykuşlar: Diğer kuş türlerine baktığımızda, kanat yapılarının keskin kenarlı olduğunu görürüz. Bu sayede, kuşların kanat çırpma seslerini duyarız. Oysa, baykuşların kanat yapıları diğer kuşlara göre farklıdır. İnce ve keskin olmayan, bir kanat yapısına sahiptirler. Bu yapı sayesinde,baykuşlar geceleri tam bir sessizlik içinde avlarına yaklaşırlar. Amerikan hava kuvvetlerinin 'hayalet uçak projesi' , bu eşsiz tasarımın bir benzeridir.

Güveler: Güvelerdeki koku alma duyusunun inanılmaz etkili olduğu bir gerçektir. Sebebi ise, bir güvenin her bir duyargasında 17.000 tüycük vardır. Her bir tüycükte binlerce koku alma gözeneği vardır. Bu eşsiz tasarım sayesinde, erkekgüve, dişi güvenin birkaç km.öteden bile kokusunu duyabilir.

Kiraz Sinekleri: Kiraz sinekleri, yumurtlama dönemlerinde, yumurtalarını kiraz ağcının çiçeklerine koyarlar.Yumurtalarını korumak için de, kendilerine özgü bir sıvı (feromon) salgılayarak, yumurtaların üzerine bırakırlar. Bu sayede, bu meyveye gelen başka bir sinek mesajı anlar ve yumurtalarını bırakmak üzere başka bir ağaç aramaya başlar. Günümüzde insanların birbirlerine göstermediği saygıyı, bir kiraz sineği hemcinsine gösterebilmektedir.

Kelebekler: Florida da en yaygın kelebek türlerinden birinde, erkeğin ön kanatlarının üst kısmının kenarlarından siyah bir hat geçmektedir. Ve bu siyah hat üzerinde, koku pulları bulunmaktadır. Bu pullar, dişiyi etkileyen bir parfüm yaymaktadır. Dişi kelebek,bu kokuyu kmlerce uzaktan bile duyarak erkek kelebeği bulur ve çiftleşme gerçekleşir.Günümüzde,ancak çok az bir mesafeden duyulabilen parfümlerle karşılaştırıldığında, bu eşsiz tasarıma hayret etmemek imkansızdır. Çok açıktır ki, doğadaki, her olay akıllara durgunluk veren bir düzenin açık bir mesajıdır.

Ateş karıncaları: Ateş karıncaları, büyük koloniler halinde yaşarlar. Son derece güçülü bir çene yapıları vardır. 30 cm. yüksekliğinde ve 60 cm genişliğinde tepecikler inşa edip, yer altında 1,5 m. derinliğinde tüneller oluşturarak bu alanlarda yaşarlar. Bu tür karıncalar, iğnelerini yere sürerek koloni üyelerinin kendilerini takip etmeleri için koku izi bırakırlar. Bir karıncanın bıraktığı 1 mg.lık bir iz, bir koloniyi dünyanın etrafında 3 kere dolaştırabilir. Feromonların mükemmel etkisi, bu hayvanlarda çok açıkça görülemektedir.

Arılar: Arıların sahip olduğu mükemmel özellikler, sayfalarca anlatılacak kadar fazladır. Bir arıdaki, koku reseptörleri o kadar hassastır ki bu reseptörler kilometrelerce ötedeki bir çiçeğin varlığını bile algılayabilir. Altıgen petekler üreten arılar, bir matematikçiye bile parmak ısırtacak hesaplamalar yapar. Altıgen diğer çokgenlere göre, kenar uzunluklarının toplamı en kısa olan şekildir. Böylece, arı en az malzeme ile en fazla peteği üretebilmektedir. Yine, bir arı kolonisi peteklerini 7-8 derecelik bir açı yapacak şekilde inşa eder. Bu şekilde peteğe bırakılan bal yere dökülmez. Küçücük böcekler, böyle ince hesaplar yapabilir mi?

''Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar)edin.''Nahl Suresi 68

Ateş böcekleri: Geceleri 3 saat ışık verebilen bu böceklerin, aslında adını aldıkları ateşle ya da sıcaklıkla bir ilgileri yoktur. Tam tersine, kullandıkları ışık, soğuk ışıktır. Günümüz teknolojisi, bu ışığı henüz üretmeyi başaramamıştır. Eskiden, ısı ve sürtünme olmadan ışık elde edilemeyeceğine inanılırdı. Normal bir ampül, kendisine verilen enerjinin %4 ünü ışığa dönüştürüp geri kalanını ısı olarak yayıyorsa, ateş böcegininde aynı şekilde olduğu düşünülürdü. Fakat, yapılan araştırmalarda ateş böceklerinin kullandıkları enerjinin tamamını ışığa dönüştürebildikleri tespit edilmiştir. Ateş böceklerinin karın bölgesindeki ışık organlarında, iki kimyasal madde üretilir. Bu iki kimyasal maddenin birleşiminin, solunum organından çıkan oksijen ile desteklenmesi sonucu ışık ortaya çıkıyor. Günümüzde kimyasal maddelerden biri, yapay olarak üretilmiştir. Fakat, diğerinin yapısı çözülmesine rağmen sentetik olarak üretilmesi mümkün olmamıştır. Peki, küçücük bir böcekte bu ışığın şalterini açıp kapatan kimdir?

Yapraklar:Yaprakların, son derece gelişmiş bir arıtma ve temizleme özelliklerinin olduğunu biliyor musunuz? Günlük yaşamımızda, birçok temizlik maddesi kullanmaktayız. Hepsi de, laboratuar ortamında yoğun emek ve para harcanarak üretilirler. Ve kullanım sonrasında atık maddeler, ortaya çıkarırlar. Oysa, ağaçların yaprakları da aynı görevi görürler ve atık madde üretmezler. Yapraklar, havadaki kiri filtreleyen bir mekanizmaya sahiptir. Yapraklar üzerinde binlerce gözenek ve tüycük bulunmaktadır. Bu gözenekler, kirli havayı tutarlar ve bitkinin diğer bölümlerine gönderirler.Yağmur yağdığında bu maddeler suyun yardımı ile topraga karışır. Örnegin, bir dönüm içerisindeki, çam ağaçları 2.5 ton kirletici maddeyi tutabilirler.

Kıbrıs arı orkidesi: Yavru vatan Kıbrıs'ta yetişen bir orkidenin böcek taklidi yapacağı hiç aklınıza gelir miydi? Beşparmak dağlarında yetişen bu orkide, şekil ve koku ile arıları taklit eder. Dış görünüşü yaban arısına benzeyen bu türler, etrafa yaydıkları dişi arı kokusu ile erkek arıları cezbederler. Erkek arılar çiftleşmek için çiçeğin üstüne konarlar. Bu sırada, patlayan polen torbalarından arının bacağına çiçek tozları bulaşır. Böylelikle, arı diğer orkideye konduğunda polenler arı tarafından çiçeğe aktarılmış olur.

Bütün bunların dışında, küçücük bir tohum, içinde koca bir ağacı saklamaz mı? Her bir çiçeği, yaprağı ve meyvesi ile o ağacın tüm projesi o tohumun içinde değilmidir?

''Sizin yaratışılınızda ve türetip-yaydığı canlılarda , gerçek ilim sahibi bir kavim için, ayetler(deliller)vardır. Casiye Suresi-4

Kısa kısa özet geçtiğimiz, bu mucize hayvanlardan, ağaçlardan, bitkilerden, doğada yüzlercesine binlercesine rastlayabiliriz. Dünya ve içindekiler(dağlar,denizler,bitkiler,hayvanlar canlı ve cansız tüm varlıklar) hep aynı ve ince bir hesapla kurulu değilmidir?

Yine her sabah uyandığımızda nefes alıyor olabilmemiz, varoluşumuz bir mucize değil midir? Gökyüzünden dökülen sonsuz kar taneleri bile, bize ince bir mesaj vermektedir.

Görülüyor ki, bu tür örneklerin üzerinde derinlemesine düşünmek, tüm canlıların davranışlarının tesadüfen ortaya çıkmayacağını anlamak için yeterlidir. Şuursuz varlıkların, tesadüfler sonucu bu davranışları sergilemeleri imkansızdır. Kendilerinde akıl, bilinç ve irade bulunmayan bu varlıklar, bu olayları, çok açıktır ki, sonsuz bir gücün emri ile yapmaktadırlar. Elbette ki, bu emri veren ve bu bilgileri öğreten ise, kusursuz sistemin yaratıcısı ve tek sahibi, alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Hiç şüphesiz, her varlığı yoktan var eden yüce Allah, her şeyi bir gâyeye göre ve belli sebepler altında yaratmıştır. Bu mükemmel ve kusursuz düzen de O'nun varlığının en güzel delilidir. Yüce Allah, bu benzersiz yaratışını Kuran'da '' De ki: O, onu diriltecektir; ki O, onu, ilk öncede inşa etmişti. O, her yaratmanın Alimi'dir.'' (Yasin Sur-36) ayeti ile açıklamıştır.

İşte bize düşen de, bütün canlıların kendilerini yaratan Allah'ı tanıttıkları ve hep O'nu tesbih ettikleri gibi, her saniye O'nu hatırlamalı, anmalı ve şükretmeliyiz. Bize nimetler veren, bizim için ayı ve güneşi, canlı ve cansız herşeyi yaratan Yüce Rabbimizin rızasını, kazanmayı umarak yaşamalıyız..

''Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah'a secde etmektedirler.''Hacc Suresi-18

Kaynak: Harun Yahya / www.harunyahya.org

 

 
Toplam blog
: 7
: 1421
Kayıt tarihi
: 15.06.12
 
 

İstanbul doğumluyum. İktisadi ve idari  bilimler fakültesinden mezunum. Güzel sanatları ve sporun..