Teröre karşı anti Darwinizm

Ülkemizde son günlerde meydana gelen terör olayları hem türk hem de kürt vatandaşlarımızı derinden etkilemektedir. Yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir, gerek uygulanan politakalar, gerekse yürütülen silahlı mücadele terörün bitmesine çözüm olmamıştır. Hem devletimiz hem ordumuz, bifiil, yıllarca terörizme son vermek üzere insanüstü çaba göstermişlerdir. Fakat, olayların bütün şiddeti ile devam ediyor olması, bize gerçekte çözümün bu şekilde olamayacağını tüm açıklığıyla göstermiştir.
 
Peki, teröre karşı nasıl mücade etmeliyiz? Yıllardır, binlerce evladımızın şehit ve gazi olmasına sebep olan terör nasıl sona erer? Buna verilecek tek cevap, tabii ki ilmi mücadeledir. Teröre zemin hazırlayan, terörün gelişmesini ve güçlenmesini sağlayan ana kaynağa karşı çalışmalarda bulunmaktır.
 
Terör örgütünün örnek aldığı düşünce yapısını incelediğimiz de, aslında oluşumun etnik kökenli bir hareket olmadığını görüyoruz. İdeali, Türkiye'nin güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısındaki bölgede, dev bir komünist devlet kurmak olan oluşumun düşünce yapısı, Marksizm, Leninizm ve Mao dur.
 
Marksizm, Karl Marx'ın ve Friedrich Engels'in çalışmaları ile, ortaya çıkan, tarihin diyalektik materyalist yorumuna dayanan bir düşünce yapısıdır. Marksizm, sınıflar savaşımı teorisini ortaya atan ve bu savaşımın zorunlu sonucu olarak proletarya diktatörlüğüne ve oradan da komünizme varılacağını öngören bir öğretidir.
Leninizm ise, Marksizm i geliştirmeye yönelik bir teoridir. Marksizm’in, çağın gereklerine göre kuramsal, politik ve ekonomik alanda, temel ilkelere bağlı kalarak yeniden uyarlanmasıdır. Vladimir Lenin tarafından geliştirilen bu öğreti, kapitalizmin bir devrim sonunda devrilmesini, proletarya diktatörlüğünün kurulmasını ve en sonunda komünizm e ulaşılmayı amaçlar. Leninizm, kapitalizmin ancak devrimle devrilebileceğini öne sürer.

Maoizm, Çin Komünist Partisi lideri Mao Zedong tarafından geliştirilen bir öğretidir. Mao, devrimin öncü güç kaynağı olarak, köylülüğü tanımlar ve sanayi proletaryasının dışında köylülüğün ihmal edildiğine vurgu yapar. Komünist partinin öncülüğünde kırsal alanda verilen halk savaşı teorisi bu şekilde geliştirilir.

Görülüyor ki, bu düşüncelerde proletarya diktatörlüğünün olması ve komünizmin yayılması için, şiddet, terör en gerekli unsurlarıdır. İdeolojiler, silahlı mücadeleyi ve bu mücadele de kişilere, liderlere, ordu ve polisteki görevlilere suikast yapmayı, devletin birimlerinde ayaklanmalar çıkarmayı, hem özel kişilere hem de devlete ait para kaynaklarına el koymayı, devrimin kaçınılmaz gereği olarak açıklamışlardır.
 
Yine, bu düşünce yapılarının temelinde, toplumsal koşulların ve dolayısıyla insanın, bir evrime tabi olduğu yatar. Üç öğreti de, Darwin’in evrim düşüncesinden ve onun açtığı perspektiften etkilenerek, toplumsal düzenin evrimini incelemeye çalışmıştır.
 
Bütün bunlar gösteriyor ki, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı terör, komünist bir terördür. Kaynağı da, Marksist düşüncenin temeli olan, Materyalist, Darwinist propagandadır. Bu propagadaya karşı yapılması gereken tek şey ise ilmi mücadeledir. Yani, Darwinizm'in ve materyalizmin geçersizliğini bilimsel delillerle, ilmi, akılcı ve net bir üslupla anlatmaktır. Yaratılış gerçeğinin anlatılması, İslamiyetin sevdirilmesi ve yayılması bütün terörizmi yok edecektir.
 
Çünkü, İslam merhamet,şefkat,sevgi ve barış dinidir. Belki de çoğumuz bilmeyiz ama, İslam kelimesi arapçada ‘barış’ anlamına gelir. Bozgunculuk ise, yeryüzünde insanların barış ve huzurunu ortadan kaldıran her türlü terör halidir. Kuran ahlakına göre bir Müslüman, Müslüman olsun veya olmasın tüm diğer insanlara karşı iyi ve adaletli davranmakla, yeryüzünde bozgunculuğu önlemekle ve barışı sağlamakla sorumludur. Rabbimiz, bunu bir ayetle şöyle açıklamıştır:
 
“…Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur…”(Maide Suresi, 32)
Ayetten de anlaşıldığı gibi, İslam kurallarında, tek bir insanı bile öldüren bir kişi, tüm insanları öldürmüş kadar büyük bir suç işlemektedir. Bu durumda, teröristlerin işledikleri cinayet, katliam ve saldırıların ne kadar büyük bir suç olduğu açıktır.
 
Tüm kardeşlerimizin bu yanlış yoldan dönmelerini, kalplerini Allah’ın sevgisi ile doldurmalarını, Kuran âhlakını yaşamalarını ve Allah’ın Kuran’da emrettiği üzere, İttihadı İslam için çalışmalarını temenni ediyorum…
 
Türk ve Kürt milletleri kardeştir. Ve sonsuza kadar öyle kalacaktır İnşaAllah…

Kaynak: Harun Yahya / www.harunyahya.org