Burçlu- yorum- suz

Aslına bakarsanız burçlarla pek ilgim yoktur. Nereden aklıma esti bilmiyorum Türkiye Cumhuriyeti’nin, TBMM’nin ve ordumuzun burçlarını bir okuyayım dedim. İnanmayacaksınız ama ortaya ilginç bir tablo çıktı. Sadece burç özellikleri ile Türkiye Cumhuriyeti’ni, TBMM’yi ve ordumuzu tanıyalım mı?

29 Ekim’ de kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin burcu akrepmiş. Uzlaşmaya kolay kolay yanaşmazmış. Hep dediğim olsun dermiş. Kuşkucuymuş. Herkesten kuşkulanır, her şeye şüpheyle bakar ve inandığı değerler uğruna sonuna kadar mücadele edermiş. İşlerini tek başına yapmayı severmiş. Yaşam onun için ciddi bir işmiş. Sabır, özen ve ilgiyle çalışırmış.

Zayıf akrepler zehirlerini içlerine akıtır ve kendi yıkımlarına neden olurlarmış. Kötü bir akrep ise öç almak için elinden geleni yaparmış. Akrepler kendi yasalarını uygular, bir başkasının kendileri için ne düşündüğüyle zerre kadar ilgilenmez, kendi bildiğini okurmuş. Flört etmeyi severlermiş. Duygusal ilişkileri sıcak ve samimi olmasına rağmen ikili ilişkilerinde istikrar pek görülmezmiş. Yönetmeyi sevdiklerinden hem yakınlarını hem de arkadaşlarını yönetmeyi severlermiş. Bilinmeyenleri araştırmaya ve öğrenmeye meraklıymış ama anlaşılmaz bir şekilde bütün araştırmalarından ve deneyimlerinden sapasağlam çıkarmış.

23 Nisan TBMM’nin Kuruluşu: Gelelim TBMM’nin özelliklerine; TBMM boğa burcuymuş. Boğalar dikkatleri ve işlerine bağlılıkları ile bilinirmiş. Başkalarıyla çabuk kaynaşırlar, insanlara yardım etmekten hoşlanırlarmış. Evlilik, yuva ve meslekte kendilerini garantiye almak isterlermiş. Riski sevmezler, somut şeylerle uğraşmayı severlermiş. Rahatlarına ve zevklerine düşkünlermiş. Parayı rahata kavuşmak için, araç olarak görürlermiş. Amaçlarına ulaşmak istediklerinde, engel tanımazlarmış. Biraz tutucu olduklarından seçtikleri yaşam tarzlarını değiştirmeyi düşünmezler, öfkelendikleri zaman kırıcı olurlarmış. Kıskançlarmış. Özellikle partnerlerini çok kıskanırlarmış. İnatçı olurlarmış. Akıl verilmesinden hoşlanmazlarmış. Verdikleri kararları değiştirmezler ya da değiştirmekte zorlanırlarmış. Dikkatli ve programlı çalışırlarmış. Midelerine düşkünlermiş. Duygularını kolay kolay anlatamazlarmış. Aşağılık kompleksleri varmış. Boğanın erkekleri dürüst olurmuş ama dişileri tam bir artist olurmuş.

30 Ağustos bana ordumuzu çağrıştırdı. Başak burcuymuş. Bu burçta doğanlar çalışkan ve pratiklermiş. Ayrıntıları inceleyerek becerikli görünmek isterler; buna karşın sorunların tümünü göremezlermiş. Her şeyi doğru yaptıklarına inanırlar, hata kabul etmezlermiş. Okullarında ve işlerinde kendilerini kanıtlamaya çalışırlarmış. Bir sorunla karşılaştıklarında olayı bütün ayrıntılarıyla incelemeye koyulduklarından iyi araştırmacı olurlarmış. Kalabalıktan hoşlanmazlarmış. Çok narin görünüşlü olmalarına rağmen umulmayacak kadar güçlülermiş.

Kaldırabileceklerinden fazla iş yüklerseniz, infilak edebilirlermiş. Çünkü fazla zora gelmezlermiş. Sakin ve yumuşak görünürler, güvenilir ve samimi kişilikler sergilerlermiş. Tutucularmış, alışkanlıklarını kolay kolay terk etmezlermiş.

Sağlıklarına çok önem verirlermiş. Yaşam boyu en iyisini istediklerinden herkesi ve her şeyi eleştirirlermiş. Onları hoşnut kılmak zormuş. Çoğu zaman kusursuz insan aradıklarından kolay kolay kimseyi beğenmezlermiş. Çok zor arkadaş seçerlermiş. Duygusallığa gereken önemi vermezlermiş. Kendileri gibi çevrelerinin de temiz ve düzenli olmasını isterlermiş. Temizlik ve düzeni severler ama iş yapmaktan hoşlanmazlarmış. Başak lideri doğası gereği mütevazı ve gösterişsiz olurmuş. Ciddi görünüşünün altında başağın çekici ruhu yatarmış. Ayağı yere basan idealist ve romantik bir kişiliği varmış. Hayal kırıklığında kendini en zor işe ve insanlardan uzağa çekermiş. Olayların dışında kalırmış. Zeki ve organizeymiş. Kendisine düşman kesilen dünyanın karşısına başı dik çıkarmış.

Bunları yazarken tarih gözümün önünden sanki film şeridi gibi geçti. Sakın benim düşündüklerimi siz de düşünmüş olmayasınız?